Uzmanların da sık sık vurguladığı üzere Türkiye bir deprem ülkesi. Başta Marmara Bölgesi olmak üzere, Ege Bölgesi’nde, Doğu Anadolu’da zaman zaman depremler meydana geliyor.
En son Elazığ’da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem bu gerçeği bir kez daha hatırlattı.
“Kullanılan demir ve çimentonun kalitesi binalar için kritik önemde”
Depreme hazırlık adına ilk gözden geçirilmesi gereken binaların durumu. Uzmanlar sonradan yapılan müdahalelerin riskine dikkat çekti.
Mühendis Ogün Şimşek, şöyle konuştu:
“Burada dikkat etmemiz gereken şey şu: Bir bina projesi statik hesabı yapılmadan onay almaz. Statikçi bizim evimizin ayakta durması için bize hesaplamalar yapıyor, bu işte uzman bu projeyi bize veriyor. Sanki ondan daha iyi biliyormuşuz gibi bu kolon burada fazla veya bunu keselim biraz yer kazanırız, balkonumuza biraz çıkma yapalım dediğimiz zaman işte onlar daha sonra yaşayacağımız bu afetlerde altında kalmaya başlayacağımız materyaller haline gelmeye başlıyor.”
Kullanılan iki ana malzeme olan demir ve çimentonun kalitesi de binalar için kritik önemde. Binalarının durumu teknik incelemelerle belirleniyor. Sonraki aşama deprem anında yapılması gerekenler.
Mühendis Ogün Şimşek, “Bir karar vermemiz lazım: Deprem başladı. Bu yaklaşık 10-15 saniye ile 1-1 buçuk dakika arasında süren bir süreç. Önce sakin kalmamız lazım çünkü yapacaklarımız kafamızda varsa fazla acele etmeden önce kendimizi evin içindeki eşyalardan korumamız lazım. Düşecek, devrilecek eşyalardan uzak durmak için -masa gibi- ‘çök, kapan, tutun’ sistemine göre önce bir sarsıntıyı atlatmamız lazım” diyor.
Türkiye de arama kurtarmada üstün teknolojik cihazlardan faydalanıyor
Ardından başka tehlikeleri önlemek için binadaki elektrik ve doğalgazı kesmek gerekiyor. Asansöre kesinlikle binilmesi önerilmiyor. Merdivenden inerken duvar kısmına yaklaşarak acele ile binayı terk etmenin önemi büyük. Binanın yıkılması durumunda enerji ekonomik kullanılmalı.
“Enerjimizi çıkmaya değil sakin olmaya harcamamız lazım. Çünkü görüyorsunuz, 40 saati geçti. Kapalı, havasız bir yerde 40 saat yaşamak çok çok kolay bir şey değil. Onun için çırpınmak, bağırmak vesaire yerine kurtarma ekipleri beklenmeli. Çünkü Türkiye’nin her yerinde artık 15-20 dakikada mekanda olabiliyorlar. Bize 1-1,5 saat içerisinde çevredekilerden veya profesyonel ekiplerden bir yardım ulaşacak. Bunlara dikkat ettikten sonra aile bireyleri ile konuşulabilir. Eğer kaçacak yerimiz yok ve sıkışmışsak, çevrede dayanıklı olacağına inandığımız bazı maddeler varsa (sandalye olabilir, masanın kopan bacağı olabilir) bunlarla yaşam alanımızı desteklememiz lazım.”
Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye de artık arama kurtarmada üstün teknolojik cihazlardan yararlanıyor.
“Bunun için sabırlı olmamız lazım. Eğer enkazın içindeysek, mümkünse sert bir cisimle ses çıkarmaya çalışmalıyız. Bunu bizi duyabilecekleri şekilde bağırmadan yapmalıyız. Bağırmak enerji kaybıdır. AFAD’ın elinde şu anda tabiri caizse ellerinizle duvarı tırmalasanız duyabileceği sismik duyurucular ve mikrofonlar var. Enkazın içine salıyorlar ve buradan herhangi bir ses gelip gelmediğine bakıyorlar. Aynı zamanda ısı termal göstergeler var, bunlarla da insanlara ve vücut ısılarına bakıyorlar. Yani enkaza müdahale eden ekip çok profesyonel bir ekip. Depremden sonraki kayıplarınız depremden önce ne kadar bu işe para yatırırsanız o kadar azalıyor. Yani bugün Amerika dünyada ikinci büyük acil durum ve afet durumlarına maruz kalıyor ama dünyada en az kaybı yaşayan ülkelerden biri.”
Mühendis Ogün Şimşek bunlara ek olarak, bölgenin zeminiyle bilgi sahibi olmayı da öneriyor.
“Evinizi gören 200-300 metre geride yüksekte bir yere çıkın ve 100 sene önceyi hayal edin. 100 sene önce acaba burada ne vardı? O hayalinizin sonu ya burada hiçbir şey yoktu, burası dere yatağıydı, ormandı, ağaçtı ise orası afete açık bir yerdir.”