Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, korona virüs krizi ile ilgili hükümetin aldığı önlemleri eleştirdi.
Ataoğlu, “Açıklanan tedbirlerin, önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel ekonomik krize bir derman olamayacağı, tam aksine sosyal patlamaları da yanına almış daha da derin bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalacağımızı öngörmekteyiz” dedi.
Ataoğlu yaptığı yazılı açıklamada, bugüne dek, sürekli vurguladıkları üzere halkın fakirleşmesinin ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde meydana gelecek zaafiyetin, açıklanan tedbirlerle önlemeyeceğini vurgulamak istediklerini belirtti.
Başbakan Ersin Tatar tarafından dün açıklanan ekonomik tedbirlerin, sadece kamu kaynaklarına yönelik bir “tasarruf paketi” olduğunun görülmekte olduğunu ifade eden Ataoğlu,
“Halbuki beklentimiz, daralan ekonominin yeniden canlandırılmasına yönelik motivasyonu sağlayacak tedbirlerin alınması idi” dedi. Ataoğlu açıklamasında şöyle dedi:
“Hükümetin ekonomik tedbir paketine baktığımız zaman, banka mevduat ve kredi faizleri ile ile konu ele dahi alınmamıştır.
Yakın ve orta vadede yaşanması muhtemel ekonomik krizden çıkış noktasında en önemli kurum olan Bankalara bu konuda, Merkez Bankası aracılığı ile temenni şeklinde taleplerin ifade edildiğini bizzat Sayın Başbakan dile getirmiştir.
Böylesine önemli günlerden geçerken, alınacak tüm tedbirlerde, ekonomide etkin olan tüm kurum ve kuruluşların da katılımının tam ve eksiksiz sağlanması gerekmektedir.
Yanısıra, ekonomik tedbirlere yönelik geniş bir siyasi mutabakatın da sağlanmadığını ifade etmek zorundayız.
Partimizin de görüşlerinin talep edildiği bir toplantı haricinde, tarafımızdan ne bir katkı ne de ilave bir destek istenmemiştir.
Nitekim, akşam açıklanan ekonomik tedbirlere baktığımız zaman da partimizin iletmiş olduğu görüşlerin hiçbirinin dikkate alınmadığı görülmüştür.
Sürekli birlik ve beraberlik çağrısı yapılan bir ortamda, birlik ve beraberliğin böylesine önemli bir konuda bizzat Hükümet tarafından gözardı edilmesini son derece yanlış bulduğumuzu da ifade etmek mümkün.
Gelinen noktada, alınan tedbirlerin kısıtlı bir zaman dilimi olan 3 ay değil daha uzun vadeye yayılması ve minimum 9 ay veya 1 seneye uzatılması en önemli yaklaşım olacaktır.
Kıt ve yetersiz olan kaynaklarımızın tasarruf yolu ile korunması ve elzem noktalara harcanması yanında, yine minimum 9 aylık veya bir yıllık bir öngörü ile “harcama takvimlemesi” yapılması ivedi bir gerekliliktir.
Yanısıra, özellikle orta ve küçük işletmelerin önümüzdeki dönemde ticaret hayatına girişini sağlayarak, motivasyonu ve geçiş sürecini güçlendirecek bir dizi tedbirin acil olarak planlanması yapılmalıdır.
İstihdamın durması yanında sosyal patlamalara gebe olan işten durdurma, işten geçici olarak ödeneksiz izinlendirme gibi toplumu derinden sarsacak muhtemel durumlara karşı da acil bir eylem planı oluşturulmalıdır.
Bu noktada hükümete, ekonomik tedbirlerin bir tasarruf paketi olmadığını hatırlatarak, daha geniş bir mutabakat içinde herkesin, her kesimin ve her kurum ve kuruluşun elini taşın altına koyduğu bir önlem paketinin hayata geçirilmesi yönünde hareket etmesini salık veriyoruz.
Açıklanan tedbirlerin, önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel ekonomik krize bir derman olamayacağı, tam aksine sosyal patlamaları da yanına almış daha da derin bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalacağımızı öngörmekteyiz.
Bu esaslar ışığında hükümete sesleniyoruz;
“Birlik ve beraberlik diyorsak birlikte ve beraber olmak zorundayız. Bu uğurda da açıklanan ama yetersiz olan bu paketi yeniden ele alarak daha gerçekçi ve daha uzun vadeli bir ekonomik tedbir manzumesini derhal hayata geçirmek zorundayız. Bunun için DP hep buradadır ve katkı koymaya her zamanki gibi hazırdır.”