15 Kasım Cumhuriyet Bayramı resmi kutlamaları, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın saat 12.00’de Bayrak Radyo ve Televizyonu’ndan yaptığı konuşma ve 21 pare top atışıyla başladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, bir asırlık özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi sonrasında ulaşılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’nci yıldönümünü ilk günün coşkusu ve heyecanıyla bir kez daha kutladıklarını belirterek, “KKTC’nin kuruluşu, halkımızın mücadelesinin taçlandığı gündür” vurgusu yaptı.
Bu büyük mücadeleyi KKTC ile taçlandıran halkı saygıyla selamlayan Tatar, “Özgürlük liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş ile dava arkadaşlarını, bu vatan uğruna toprağa düşen mücahit ile Mehmetçiklerimizi rahmet ve minnetle anar, gazilerimizi saygıyla selamlarım” ifadelerini kullandı.
“Bu günlere ulaşmamız kolay olmadı. Halkımız çok büyük acılar çekti, çok büyük bedeller ödedi” diyen Tatar, “KKTC’nin temellerinde kan ve can vardır. KKTC, halkımızın onuru, şerefi, şehitlerimizin bizlere emanetidir. Bu emaneti ayaklar altında çiğnetmemek de bizlerin en büyük görevidir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasına şöyle devam etti:
“Vatan bildiğimiz bu topraklarda mücadelemiz, Kıbrıs’ın bir Helen adasına dönüşmesine karşı direnişimiz, İngiliz Sömürge Yönetimi’nin başladığı 1878 yılına dayanır. İngiliz Sömürge Yönetimi boyunca halkımız çok büyük baskılara maruz kalırken, Girit örneğinde olduğu gibi, Rumların Enosis hedefli saldırılarına uğradı. Rum zihniyetine göre Kıbrıs’ta Türklerin hiçbir hakkı yoktu. Ve bu zihniyet hâlâ daha devam ediyor. Ama gerçek olan şudur ki; Kıbrıs’ta en az Rumlar kadar haklarımız vardır.”
Konuşmasında tarihsel süreci anımsatan Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk günlerinden itibaren Kıbrıs Türk halkının Anayasa’da yer alan bütün haklarının ayaklar altında çiğnendiğini, Enosis hedefli Rum saldırılarının da 21 Aralık 1963 tarihinde başladığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, şunları kaydetti:
“Tarihte ‘Kanlı Noel’ saldırıları olarak yer alan bu saldırılarda, 103 köyümüz yakılıp yıkılırken on binlerce insanımız göç yollarına düştü. Yüzlerce vatandaşımız katledildi. Savunmasız insanlarımız katliam çukurlarına gömüldü. Çocuklarımız, annelerinin kucaklarında katledildi. Halkımız, adanın yüzde
üçüne tekabül eden gettolarda kuşatma altına alındı. Bu zor günlerde Anavatan Türkiye’nin yardım ve desteğiyle ayakta durabildik. Bunları unutmamız asla mümkün değildir. Düşmanlık gütmüyoruz ama bunları bilerek ve hatırlayarak, yolumuzda ilerlemeye devam etmemiz gerekir.”
“Yunan Cuntası ile EOKA terör örgütünün gerçekleştirdiği 15 Temmuz 1974 darbesinin hedefi Kıbrıs Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan’a ilhak etmekti” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şunları belirtti:
“Anavatan Türkiye buna seyirci kalamazdı ve uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kullanarak, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nı gerçekleştirdi. Barış Harekatı ile tüm Kıbrıs’a barış gelirken, halkımız da özgürlük ve bağımsızlığına kavuştu.
Barış Harekatı ile halkımız kendi vatanına kavuşurken, 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Bunu ise 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen KKTC izledi. Ve bugün kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında egemen, özgür ve korkusuz olarak yaşıyoruz. İşte bu nedenlerle “KKTC’den vazgeçilemez” diyoruz.”
Kıbrıs konusuna federal temele dayalı bir çözüm bulabilmek amacıyla müzakere sürecinin 1968 yılında başladığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, uzun yıllar boyunca devem eden bu müzakerelerin, Rum tarafının uzlaşmaz ve dayatmacı zihniyetiyle olumsuzlukla sonuçlandığını kaydetti.
“Rum tarafının federasyon anlayışı Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak, Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve halkımızı azınlık yapmayı içerirken, bunları kabul etmemiz mümkün değildi” diyen Tatar, “Değişmeyen Rum zihniyetine göre; Kıbrıs Türk halkı Rum’a eşit değildir, Kıbrıs Türk halkı azınlıktır, egemenlik hakkı olamaz, devlet yönetiminde eşit haklara sahip olamaz. Bunları da kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
Özellikle Annan Planı referandumunda ve CransMontana’da yaşananların federal temele dayalı bir anlaşmanın mümkün olamayacağını bir kez daha gözler önüne serdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
“Bu nedenle de Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak egemen eşit iki ayrı devletin iş birliğine dayalı çözüm önerisini gündeme getirdim. Bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm önerisini ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koydum. Brüksel ve New York’ta yapılan görüşmelerde de egemen eşit ayrı devletin işbirliğine dayalı çözüm önerimizitekrarladım. Bu önerimizden geri adım atmayacağımızı ve resmi müzakerelerin başlayabilmesi için devletimizin ve egemenliğimizin kabul edilmesi gerektiğini bir kez daha belirttim.
Diyalog yolunu açık tutarken, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmadan yanayız. Bunun da yolu federal temele dayalı bir anlaşmadan değil, egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir.
Beklentim ve temennim, Rum tarafının gerçekleri kabul etmesi ve bu çözüm önerimize yanaşmasıdır.”
KKTC’nin 38 yılda yönetsel, yargısal ve tüm diğer kurumları ile demokrasinin ve halk iradesinin esas alındığı çağdaş bir yapıya ulaştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC tanınmamış olsa bile bir gerçektir ve vardır. Var olmaya da devam edecektir. Anavatan Türkiye ise en büyük gücümüzdür” dedi.
Tüm dünyayı etkisine alan, ülkelerin ekonomisini ve sosyal yapılarını olumsuz etkileyen pandemi sürecinin KKTC’yi de etkisine aldığını, sektörleri olumsuz etkilediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, şunları belirtti:
“KKTC pandemi ile mücadelede en başarılı ülkeler arasında yer alırken, başta ekonomi, turizm ve yükseköğrenim ile diğer sektörlerimizin, Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle daha da güçlü olarak ayağa kalkacağından kuşkum yoktur. Tarım sektörümüz de Anavatan’dan gelen suyun Güzelyurt ve Mesarya ovalarına ulaşmasıyla büyük bir hamle yapacak, bolluk ve bereket artacaktır.
Birlik, beraberlik ve dayanışma ile bunları başaracağımızdan eminim. Kuşkuya ve endişeye gerek yoktur, önümüzde aydınlık yarınlar vardır. Daha da ileriye gideceğiz.
Bu pandemi sürecinde sağlık altyapımızı daha da güçlendirirken, KKTC’nin 37. yıldönümü olan 15 Kasım 2020 tarihinde Anavatan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Pandemi Hastanesi’nin açılışını yapmıştık. Diğer ihtiyaçlarımızın yanısıra, aşı ihtiyacımız da Anavatan Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Bu nedenlerle, Anavatan Türkiye ile Sayın Erdoğan’a halkım adına bir kez daha teşekkürlerimi sunarım.”
KKTC’nin önemli dönüm noktalarından birinin de kapalı Maraş açılımı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
“Başbakanlığım dönemimde gündeme gelen bu açılım ile 8 Ekim 2020 tarihinde kapalı Maraş’ın kamuya ait bazı bölgeleri ile sahil şeridinin bir bölümü halkın kullanımına açıldı. Bu açılım ile birlikte ülke turizmi yeni bir hamle yakalarken, bunun ekonomimize de olumlu katkılarını görmekteyiz.
Uluslararası hukuk ve insan hakları temel alınarak, kapalı Maraş’ın yüzde üç buçukluk bir bölümü de 20 Temmuz 2021 tarihinde askeri bölge statüsünden çıkarıldı ve mülk sahiplerine Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurma hakkı tanındı. Bugüne kadar 400’ün üzerinde Rum, Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruda bulunurken, Rum Yönetimi bu başvuruları engellemek için her yolu ve yöntemi kullanıyor. Ama ne var ki, kapalı Maraş açılımı engellenemez.”
Kıbrıs’ta ve bölgede hidrokarbon ve enerji kaynakları üzerinde büyük bir mücadele sürdüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, şunları belirtti:
“Rum-Yunan ikilisi ile emperyalist güçler, Doğu Akdeniz’e Türk egemenliğinin dayanak noktası olan KKTC’yi yok edip, Anavatan Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ana hedefleri ise Türkiye’yi kuşatmak ve enerji kaynaklarına sahip çıkmaktır.
Bu hedefe ulaşabilmek için Rum-Yunan ikilisi sürekli olarak silahlanmakta ve gerginliği tırmandırmaktadır. Bunlara karşı da seyirci kalmamız beklenemez.
Bu doğrultuda da KKTC’nin ve Anavatan Türkiye’nin hak ve menfaatleri ile stratejik çıkarlarının korunması oldukça önemlidir. Vatan topraklarının yanı sıra havada ve denizlerdeki haklarımızı içeren Mavi Vatan doktrinini korumak için her türlü mücadelede bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz. Burada başarının ve güçlü olmanın yolu da Anavatan Türkiye ile birlikteliğimizden geçmektedir.”
KKTC’nin 38. yıldönümünü kutlarken, tüm dünyaya seslenen Cumhurbaşkanı Tatar, şu ifadeleri kullandı:
“Devletimizden, egemenliğimizden, özgürlüğümüzden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz.
1974 öncesinin karanlık günlerine dönmeyeceğiz, Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yama ve azınlık olmayacağız. Devlet kuran onurlu bir halk olarak kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında yaşamaya devam edeceğiz.”
Şehitlere ve gazilere de seslenen Cumhurbaşkanı Tatar, “Canınızla, kanınızla, tarihe mal olmuş destansı bir mücadeleyle yarattığınız KKTC’den asla vazgeçmeyeceğiz, emanetinizi ayaklar altında çiğnetmeyeceğiz, KKTC’yi daha da yüceltip, yolumuza devam edeceğiz” dedi.
Vatandaşların Cumhuriyet bayramını bir kez daha kutlayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Hepinizi en içten duygularımla, sevgi ve saygıyla selamlarım” şeklinde konuştu.