Merkezi New York’ta bulunan “Yağmur Ormanları İttifakı” adlı sivil toplum kuruluşunun yetkilisi Henriette Walz, yaptığı açıklamada, Amazon bölgesinde halen devam eden yangınların bir kısmının mevsimsel kuraklığın olağan sonucu olmakla birlikte, yangın yoğunluğunun yalnızca “doğal” sebeplerle açıklanamayacağını vurguladı.
Walz, Amazonlar’da ocak ayından bu yana 74 bin yangın tespit edildiğini ve bunun 2013’ten bu yana görülen en yüksek yoğunluk olduğunu hatırlatarak, “Bu yangınlar yalnızca doğal sebeplerle açıklanamaz” dedi.
“Bolsonaro’nun tutumu orman kaybının önünü açıyor”
Bölgede geçmişte mevsimsel kuraklığa bağlı olarak, özellikle Güney Yarım Küre’de “El Nino” adı verilen okyanus ve atmosfer salınımlarının yaşandığı dönemlerde doğal orman yangınların arttığını ifade eden Walz, “Orman yangınlarının büyük bölümü haziran ve eylül ayları arasındaki kurak sezonda gerçekleşiyor. Bu yıl haziran ve temmuz aylarında yangın sayısı geçen yıla göre yüzde 60 ila 90 arttı. 2018’de 7 bin 500 kilometrekare ormanlık alan yok olmuştu. 2019 sonuna kadar ise bu rakamın 1,5 ve 2 katına çıkacağı tahmin ediliyor.” ifadelerini kullandı.
Walz, Amazonlar’daki orman kaybının artmasında yasa dışı kesim, ekilebilir alan açma ve kentleşmenin doğrudan etkilerinin bulunduğunu, geleneksel kırsal ve kentsel kalkınma modellerinin de orman kaybına dolaylı olarak katkı sağladığını vurguladı.
Amazon bölgesi ülkelerin yönetimlerinin de orman kayıplarında rolü olduğunu savunan Walz, “Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, sürekli olarak Amazon bölgesini ekonomik olarak geliştirmeyi, bölgede madencilik faaliyetlerini başlatmayı amaçladığını söylüyor. Devlet Başkanı’nın bu tutumu orman kaybının önünü açıyor” değerlendirmesinde bulundu.
İklim değişikliği sarmalı
Öte yandan Amazonlar’daki çevrenin korunması ve yerli haklarının savunulması için çalışmalar yürüten Amazon İzleme Örgütü Başkanı Leila Salazar-Lopez de yağmur ormanlarının küresel iklim değişikliğiyle mücadele açısından taşıdığı önemi vurguladı.
“Dünyanın akciğerleri” olarak nitelenen Amazon Yağmur Ormanları’nın atmosferdeki karbonun büyük bölümünün emilmesini sağlayarak küresel iklim değişikliğin etkilerini azaltıcı rol oynadığını vurgulayan Salazar-Lopez, “Amazonlar’ı mahveden bu emsalsiz yangınlar, iklim kaosunu da körüklüyor.” dedi.
Salazar-Lopez, hem yangınlar sonucu ortaya çıkan karbondioksitin hem de ormansızlaşma nedeniyle atmosferdeki karbon emiliminin azalmasının küresel ısınma üzerinde çift yönlü etki yaptığına işaret etti.
“Yerli halkların yaşamı Amazonlar’a kökten bağlı”
Yangınların ayrıca Amazonlar’da yaşayan yerli halkların yaşam alanlarını etkilediğine dikkati çeken Salazar-Lopez, “Amazonlar binlerce yıldır 8 ayrı Güney Amerika ülkesinde yaşayan 400’den fazla yerli kabileye ev sahipliği yapıyor. Bu insanların yaşamı ve kültürleri bu ormanların suyuna, toprağına ve bitkilerine kökten bağlı.” ifadelerini kullandı.
Yeryüzündeki bitki ve hayvan türlerinin üçte birine ev sahipliği yapan Amazon Yağmur Ormanları, dünyadaki oksijenin yüzde 20’sini sağlıyor. Yılda 1 milyar tondan fazla atmosferik karbon bölgedeki ormanlar ve bitki örtüsü tarafından emiliyor.
Kaynak: AA