Bilirkişi raporunda ele alınan görüntülerde, dönemin TEM Daire Başkanı Turgut Aslan’ın eski albay Erkan Öktem tarafından infaza götürülmesi, darbecilerin sivillere ateş etmeleri ve polislerle çatışmaları, karargah cephaneliğini yağmalamaları, darbe karşıtı askerleri alıkoymaları, delilleri karartma girişimleri ile kamu malına zarar verme anları yer aldı.
Güvenlik kamera kayıtlarına ilişkin bin 173 sayfalık rapor hazırlandı
Jandarma Genel Komutanlığı darbe girişimi davasını gören Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, bilirkişiden görüntülerin gerçek olup olmadığının, montaj yapılıp yapılmadığının, önceki bilirkişilerden farklı bir sonuca varılması halinde, bunun nedenleri ve raporlarla arasındaki çelişkilerin izah edilmesini istedi.
Bu kapsamda, bilirkişi heyetine, 4 farklı formatta 70 klasörlük 1,3 terabayt boyutunda 2 bin 452 dosya güvenlik kamera kaydı ile sanıkların mahkeme huzurunda savunma yaptıkları esnada elde edilen görüntüleri ve fotoğrafları verildi.
Alanında uzman üç kişilik bilirkişi heyetince yapılan inceleme soncu, güvenlik kamera kayıtlarına ilişkin hazırlanan bin 173 sayfalık rapor tamamlanarak mahkemeye gönderildi.
“Görüntüler orijinal, manipülasyon yok”
Sanıkların 15 Temmuz akşamı gerçekleştirdikleri eylemler ve kimliklerinin tespit edilmesi için güvenlik kamera kayıtlarının yeterli düzeyde olduğu ifade edilen raporda, içerik yönünde manipülasyon yapılıp yapılmadığını belirlemek amacıyla görüntülerin “tarih ve saat”, “silme ve ekleme” başlıkları altında incelendiği belirtildi.
Görüntüler üzerinden herhangi bir montaj ya da manipülasyon yapılamadığı vurgulanan raporda, zaman ve saat bakımında yapılan incelemede, “Görüntülerin, olay gününe ait olduğu gerek sanık ifadeleri gerekse olay akışlarından açık bir şekilde anlaşılmaktadır. 15/16 Temmuz 2016 tarihlerine ait olay gününün görüntüleri de bu açıdan incelenmiş ve bir anormallik tespit edilmemiş, tarih ve zaman üzerinde manipülasyon izine rastlanılmamıştır.” tespiti yapıldı.
“Manipülatif prodüksiyon içermediği tespit edilmiştir”
Görüntülerin bir kısmının silindiği ya da yok edildiğine ilişkin iddialara ilişkin de şu bilgiler sıralandı:
“İncelenen görüntülerde eksik bir zaman aralığı, farklı kameralar arasında bir uyumsuzluk/eksiklik ve sanıkların ifadeleri ile çelişen eksiklikler (görüntülerde olması gerektiği halde görüntüsünün silindiğini beyan eden) olmadığından dosya kapsamındaki videolarda bu şekilde bir silme işlemine rastlanılmamıştır. Kamera kayıtlarında kesintisiz çekimlerin yapıldığı, birbirini takip eden karelerin ışık kamera açısı ve kayıt tekniği (pan, tilt, zoom in, zoom out vb.) açısından devamlılık ve ahenk içerisinde olduğu, görüntü montajı ve manipülatif bir prodüksiyon içermediği tespit edilmiştir.”
“Görüntüler üzerinde manipülasyon yapılması mümkün değil”
Sanıkların iddia ettiği gibi görüntüler üzerinde manipülasyon yapılmasının mümkün olmadığının altı çizilen raporda şu tespitlere yer verildi:
“Manipülasyon senaryolarının uygulanabilmesi için full HD-2K-4K çekim yapabilen kameralar, üst düzey imkanlara haiz bir greenbox (yeşil fon) stüdyo, eksiksiz bir ışık sistemi, aynı tipografilerde ve mükemmel oyunculuk yeteneklerine haiz oyuncular, sanat yönetmenleri, ışık şefleri, üst düzey grafik editörleri, yüksek teknolojili kurgu ekipmanları ve bilgisayarlar gerekmektedir. Bu altyapının oluşturulduğu düşünülse bile en kısası 1 saat çekim yapan düşük çözünürlüklü DVR videoları ile aynı codec, format ve boyutta final video oluşturmak mümkün olmadığı gibi süre açısından da final video çıktısı almak bahsedilen süreler içerisinde olanaklı değildir. Diğer yandan yapılan işin suç unsuru olmasının, stres barındırmasının etkileri ile beraber bu altyapıyı kullanan ve kullandıranların da aynı suçun bir parçası olacağını bilmesi, sayısı oldukça fazla teknik elemanın görev yapacağından bahisle ‘gizlilik içerisinde yapılabilmesi de’ ayrıca imkanlı değildir.”
“Görüntülere ekleme yapmak imkansız”
Sanıkların savunmalarındaki kayıtların kendisine ait olmadığı ve kendisine benzeyen biri kullanılarak görüntülere ekleme yapıldığı yönündeki iddiaları da bilirkişi raporuyla çürütüldü.
Raporda sanıkların yüzlerinin yanı sıra boy, kilo, yürüyüş gibi karakteristik özelliklerinin de dikkate alındığı ifade edilen raporda, şu değerlendirme yapıldı:
“Kişilerin sadece yüz değil aynı zamanda boy, kilo, yürüyüş gibi karakteristik özelliklerinde de belirli farkları olduğu görülmüştür. Montajlanmak üzere seçilecek kişinin hem boy, kilo, yürüyüş ve tüm hareketleri benzemesi hem de istenildiği şekilde hareketler yapması gerekir ki bu çok büyük bir tesadüf gerektirir.
Tesadüfün gerçekleştiği ve kişinin bulunduğu farz edilse bile asıl montaj aşamasında eklemek istenilen kişinin her açıdan ve farklı ışıklarda resimleri olmalıdır. Bu şekilde bir veriyi elde etmek de imkansıza yakın olarak değerlendirilebilir. Tüm şartlar sağlansa bile bir saniyede 25/30 kare resimden oluşan tek (bir saniyelik) videoda, 1 saat için 30×3600/25×3600 kare de montaj yapılması gerekir. Birden fazla kamera ve video görüntülerin saatlerce olduğu düşünüldüğünde prodüksiyon süresi katlanarak artacaktır.
Olay yerinde olağan görüntülerin aksine ekstrem olaylar silsilesi olduğundan istenen hareketlerin daha önceden normal bir durumda yapılmış olma ve bulunması mümkün görünmemektedir. Bu şekilde görüntülerin bulunduğunu ve her bir kareden kişinin alınarak montajlanmak istenen videoya eklendiği farz edilse bile yine diğer kişilerle olan iletişim, görüntülerdeki ışık, gölge ve saat farkından dolayı montajlı videoda gözle bile görünür problemler olacaktır.”
Kaynak: AA