Yıl 1919. Türk milletinin kaderini değiştirecek kurtuluş mücadelesinin başlangıcı. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği yokluklar içinde savaştı.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin kaderini değiştirecek bir mücadeleye girişti. Hayatta kalmanın yolunu “kurtuluş mücadelesi” olarak gördü. Silah ve cephaneden yoksun milletin gücüne bütün yüreğiyle inandı.
Her kilometresinde bir destan yazıldı
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Rusya’dan ve İstanbul’dan getirilecek mühimmatların Ankara’ya ulaştırılması için güvenli bir yol aradı.
Yolun başlangıcı işgalin etkilerinden uzak tek bölge olan Karadeniz’de bir yer olmalıydı.Anadolu’nun dışarıya açılabileceği tek güvenli yer Kastamonu’ya bağlı İnebolu Limanı’ydı.
Mücadelenin başarıya ulaşabilmesi, bu limandan gelecek mühimmata bağlıydı.
Bunun için de İnebolu-Ankara arasındaki yol hayati bir önem taşıyordu. Güvenliği açısından tercih edilen bu yol, aslında yağışlı havalarda çamurla kaplanan eski bir kervan yoluydu.
İnebolu, gemi limanı barındıramayacak kadar küçüktü. Silah ve cephaneleri gemiden alabilmek için denk kayıkları kullanıldı. Kayıklardan kağnılara yüklenen mühimmatlar, Ankara’ya her kilometresinde bir destan yazılarak taşındı.
Kahraman kadınlar: Şerife Bacı ve Halime Çavuş
Eli silah tutan her erkek cephede savaşırken, kadınların ve çocukların mühimmatları taşıması gerekiyordu.
Bu kahraman kadınlardan Şerife Bacı, cephanelikleri tipiden korumak için siper etti kendini.
1921 yılının ilk aylarında, İnebolu’dan aldığı cephaneleri Kastamonu’ya götürmek için yola çıktı. Çetin kış şartları sırasında kağnı kolunu kaybetti. Yine de bırakmadı mücadelesini. Kastamonu Kışlası yakınlarına kadar cephaneyi taşıdı. Donarak şehit oldu…
Kahraman kadınların bir diğeri ise Halime Çavuş’tu.
Kendisi, Türk kadınının Milli Mücadele döneminde öne çıkmasının en önemli simgelerinden. Onun hikayesi derin ve bambaşka…
Erkek kılığına girerek cephede savaştı ve ölene kadar da üniformasını çıkarmadı.
9 Haziran 1921 tarihinde, Yunan savaş gemilerinin İnebolu’yu bombaladığı sırada ayağından yaralandı. Savaştan sonra, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’ya çağrılarak kendisine onbaşılık ve İstiklal madalyası ile ödüllendirildi.
“Bana yardımı bırak, düşman gemileri geliyor”
İstiklal Yolu’ndan zor şartlarda Anadolu’ya silah ve cephane taşıyan yüzlerce isimsiz kahraman geçti. Bunlardan biri de Hamamcı Kadı Salih Reis’ti.
Kayıklar, açıkta demirlemiş gemilerden cephane yüklü sandıkları kıyıya getirdi. İlçe halkı da kayıklardan sandıkları alarak depoya taşıdı. 70 yaşlarındaki Salih Reis, o sırada bir top mermisini omuzladı.
Kastamonu Bölgesi Komutanı Muhittin Paşa da Kadı Salih Reis’i izliyordu. Yardım etmek amacıyla yanına gitti ve “Dede, ver de ben taşıyayım” dedi. Salih Reis başını bile kaldırmadan şu cevabı verdi:
“Bana yardımı bırak, düşman gemileri geliyor. Git bir sandık cephanede sen omuzla.”
Trekking için parkurlar, kamp alanları, su kaynakları…
İstiklal Yolu, adım adım bağımsızlığa giden bir yol. İnebolu’dan başlayan bu tarihi yol güzergahı Küre, Seydiler, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Kalecik ve Çubuk’tan Ankara’ya kadar uzanıyor. Bu yolda kültür ve doğa iç içe. Aynı zamanda da bir milli park.
İnebolu’dan Ankara’ya getirilen mühimmatlar Sincan- Malıköy istasyonuna getiriliyor. Buradan da cephelere gönderiliyordu.
İstiklal Yolu Tarihi Milli Parkı ile ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de bir karar yayımlandı. 340 kilometrelik İstiklal Yolu’nun, Kastamonu il sınırları içerisindeki 95 kilometrelik bölümü Kastamonu Valiliği tarafından yürüyüş yolu olarak düzenlendi.
Yol üzerinde ise trekking için son derece elverişli parkurlar, kamp kurulabilecek alanlar, su kaynakları, fotoğraf çekimi yapılabilecek panoramik noktalar yer alıyor.
Haber: Nurya Yardımcı
Kamera: Gülçin Sakarya
Kurgu: Bertuğ Ulukan, Metin Arı