Avrupa Parlamentosunun (AP) yeni Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Brüksel’deki AP binasında, raportör seçildikten sonra ilk röportajını AA’ya vererek Türkiye-AB ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İlk röportajını çok iyi tanınan bir haber ajansı olan Anadolu Ajansına verme kararı aldığını belirten Amor, selefi Kati Piri’nin zor bir dönemde görev yaptığını ve işinin kolay olmadığını, kendisinin ise ilişkileri daha iyi bir noktaya getirmek istediğini vurguladı.
Amor, “Görevimi objektif ve kapsayıcı bir şekilde gerçekleştirmek istiyorum. Türkiye-AB arasındaki çok taraflı ilişkilerde tüm kesimlerle görüşmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Son zamanlarda zor bir dönemden geçen Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl iyileştirilebileceğine ilişkin soru üzerine Amor, tarafların birbirini karşılıklı olarak “çok genel kriterlerle” eleştirmekten kaçınması gerektiğine işaret etti.
Amor, AB’nin de Türkiye’nin de birbirini eleştirirken daha hedef odaklı hareket etmesi gerektiğinin altını çizerek, böylelikle sorunların çözülmesi için ortak çalışma alanlarının oluşturulabileceğini dile getirdi.
AB’nin bir bütün olarak Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’na karşı çıktığını anımsatan Amor, “Hangi alanlarda ilerleme kaydedebileceğimizi, hangi alanlarda ise tıkanıklar olduğunu tespit etmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Amor, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının AB tarafından tam olarak anlaşıp anlaşılmadığına ilişkin ise, “Türkiye’nin meşru güvenlik kaygıları olduğunu kabul ediyoruz ancak bu, Suriye’de tek taraflı hareket etmesini onaylamamız anlamına gelmiyor.” dedi.
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı kapsamında Birleşmiş Milletlerin (BM) 51’inci maddesini gündeme getirdiğini belirten Amor, “Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını gidermek için attığı adımlar, uluslararası hukukla bağdaşmıyor.” iddiasında bulundu.
Amor, BM’nin 51’inci maddesinin Türkiye’nin dışarıdan saldırıya uğraması durumunda geçerli olduğunu savunarak, terör örgütü PKK/YPG’nin Türkiye’ye attığı roketlerin saldırı sayılıp sayılmadığının sorulması üzerine, şu ifadeleri kullandı:
“Ben, Türk sahillerinde hayatını kaybeden Alan Kurdi bebeği çok net hatırlıyorum ama aynı zamanda Akçakale’de hayatını kaybeden Muhammed bebeği de hatırlıyorum. Sivilleri hedef alan her türlü saldırıyı eleştiriyorum. Tek bir tarafı savunmuyorum aynı şekilde Tel Abyad’daki bombalı saldırıyı da eleştiriyorum.”
AB’nin, PKK/YPG’li teröristler tarafından bomba yüklü araçla Tel Abyad’a saldırı düzenlenmesini neden “tek bir sesle” kınamadığı yönündeki soruya Amor, AB’nin bu saldırıyı kimin düzenlediğini tespit edecek merci olmadığını, bu nedenle bir açıklama yapmadığını düşündüğünü söyledi.
Amor, Türkiye’nin “terörist” kavramını çok geniş bir yelpazede kullandığını ve bunun “gerçek teröristin” kim olduğunu tespit etmeyi zorlaştırdığını ileri sürerek, “Böylelikle Avrupa’nın, sizin meşru güvenlik kaygılarınız olduğunu anlaması zorlaşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’ye yönelik her türlü saldırının meşru güvenlik endişesi olduğunun altını çizen Amor, “Bir darbe girişimiyle mücadele etmek tabii ki meşru. Ancak tüm faaliyetleri ‘terörizm’ olarak etiketlemek doğru değil. Bu gerçek terörizme de gölge düşürüyor.” diye konuştu.
Amor, “Türkiye’nin AB için önemi nedir?” sorusuna ise, “Türkiye, sadece güvenlik ve göç değil her açıdan çok önemli bir ortak. Bunu sürekli dile getiriyoruz. Bu nedenle keskin eleştiriler, büyük sorun teşkil ediyor. Türkiye’nin sığınmacılar konusunda yaptıkları ise Avrupa değerlerini yansıtan belirgin bir örnek. AB, her zaman sığınmacıları kabulü konusunda Türkiye’yi takdir etti.” yanıtını verdi.
Türkiye’nin göç konusunda büyük bir yük üstlendiğinin altını çizen Amor, “Türkiye üstlendiği bu yük konusunda AB’den yardım isteme hakkına sahip.” vurgusunu yaptı.
Amor, göç sorununun çözülmediğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer sorun çözülmediyse, Türkiye’nin ilave mali yardım talep etme hakkı bulunuyor. Ancak askeri harekat (Barış Pınarı Harekatı), bu konuda olumlu bir ortam oluşturmuyor. Türkiye, güvenli bölgeye sığınmacıları geri göndereceğini ifade etti. Bu tehlikeli bir adım. BM Genel Sekreteri Antonio Gutteres, sığınmacıların sadece güvenli, onurlu ve gönüllü bir şekilde dönebileceğini vurguladı. Güvenli bölgeye Türkiye kimleri geri gönderecek? Bunlar güvenli şehirler mi olacak? Demografiyi mi tekrar şekillendirecek?”
Amor, “AB’nin, Türkiye tarafından tek taraflı yürütülen güvenli bölgeye zorunlu dönüşleri değil”, ancak BM gibi “uluslararası kurumlar” tarafından desteklenen faaliyetleri destekleyeceğine işaret etti.
“AB göç konusunda benzer bir takdiri hak ediyor mu?” sorusu üzerine Amor, AB Komisyonunun gerekli görevi üstlendiğini ancak üye ülkeler arasında farklılıklar oluştuğunu ve AB’nin göç politikasını kabul etmediklerini ifade etti.
Amor, AB’nin Türkiye’deki sığınmacılara yönelik yardımının ise “yavaş da” olsa aktarıldığını kaydetti.
Türkiye’nin AB katkılarından önce de sığınmacıları desteklediğine işaret eden Amor, AB yardımlarının Türk hükümetine gitmediğinin ve sığınmacılara yönelik projelerin fonlandığının altını çizdi.
Amor, “Yardım yavaş geliyor diye Türkiye bizi eleştirebilir ancak bu, AB’nin prosedürü.” dedi.
Amor, raportörlük döneminde Türkiye’den tüm kesimlerle görüşmek istediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Türkiye’yi tam olarak anlamak istiyorum. Bu benim gündemim. Alan Kurdi’nin, Akçakale’de hayatını kaybeden Muhhammed bebeğin, PKK’nın çocuklarını almasına karşı çıkan annelerin, sosyal medyada hükümeti eleştirenlerin ve gazetecilerin farkındayım. Ancak bu şekilde bütün resmi görebilirim ve süreci tekrar rayına oturtabilirim.”
Amor, Türkiye’ye FETÖ darbe girişiminden bir ay sonra gittiğini, Meclisi ve 15 Temmuz şehitlerinin mezarlarını ziyaret ettiğini de hatırlattı.
Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin Amor, AP’nin Türkiye’yle üyelik müzakerelerini askıya alma kararı aldığını ancak AB Komisyonu ve Konseyinin bu kararı desteklemediğini anımsattı.
Barış Pınarı Harekatı’nın ilişkileri zora soktuğuna dikkati çeken Amor, şunları kaydetti:
“Türkiye, AB ve üye ülkeler için çok önemli bir ülke. Taraflar arasında ciddi anlamda bir güven zedelenmesi oldu. Tekrar güveni inşa etmemiz gerekiyor. Genel eleştiriler, birbirine ithamlar, iki tarafa da hizmet etmiyor. Türkiye’de siyasi anlamda birçok gelişme oldu. Gelişmeleri doğru şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Yeni bir döneme başlamak için mevcut durumu gözden geçirmeliyiz.”
Amor, Türkiye’ye ilk ziyaretini ocakta gerçekleştirmeyi planladığını sözlerine ekledi.
(BRT/AA)