Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamının bugüne kadar hep “müzakerecilik makamı” olarak görüldüğünü ancak önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı makamının “müzakereler, dış politika ve ekonomik açılımlar” olmak üzere üç ana fonksiyonu yürütmek zorunda olduğunu söyledi.
CTP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Erhürman beraberindeki heyetle Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği ve bazı iş yerlerini ziyaret etti.
Erhürman, ziyaretlerde yaptığı konuşmalarda müzakere süreçlerine değindi ve şunları söyledi:
“Bu müzakereler süreci çok uzun sürdü. O yüzden, daha da fazla sürmesi arzumuz değil. Biz, müzakere olsun diye müzakere isteyenlerden değiliz. Bir an önce artık sonuca ulaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Müzakereler hususunda Crans Montana’da bir yere kadar çıktıktan sonra, tekrardan sıfırdan başlanmasını kabul etmiyoruz. Çünkü bunu defalarca yaşadık. 2004 Annan Planı’ndan sonra, pek çok şeyi sıfırdan başlatmak gibi bir tavırla karşı karşıya kaldık. Crans Montana’dan bugüne sürekli ‘Crans Montana unutturulmamalı!’ diyoruz. Anastasiadis’in, Crans Montana’daki moral üstünlüğünü sürekli unutturmaya çalıştığını ve zaman kazanmaya yönelik çeşitli hamleler yaptığını hep söyledik. 2017’de Crans Montana’da siyasi eşitlik meselesi bu kadar tartışma konusu yapıldıktan sonra, 2 buçuk yıl sonra Berlin’de 1991 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararına atıfta bulunuldu. Bu karar 2017’de Crans Montana’da da vardı. Niye Berlin’e gidilmesi beklendi? Buralarda çok zaman kaybedildi.”
Erhürman, daha fazla zaman kaybedilmeden, iyi bir hazırlık süreci geçirip 5’li konferansa gidilmesi gerektiğini ifade ederek, “Kıbrıs Türk halkı daha fazla bu belirsizliğin ve öngörülemez ortamın içerisine hapsedilmemeli. Bir an önce çözüm için, her türlü çabanın gösterilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Biz artık giderken bir ihtiyat payı ayırmak zorundayız kendimize. Biz çözüm irademizi, barışı inşa çalışmamızı ortaya koyarız ama bizden kaynaklanmayan sebeplerle yine de çözüm olamayabilir. Müzakereler koptuğunda da oturup bir sonraki müzakereleri bekleyemeyiz. Bunu hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Benim kaybedecek bir neslim daha yok. Biz 2004’ten sonra 16 sene kaybettik” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı’nın geniş kadrolarıyla, aralıksız bir şekilde dışarıda olması gerektiğini belirten Erhürman, “doğrudan ticaret, direkt uçuş, hellimin tescili, sporcuların uluslararası müsabakalara katılamaması meselesi, Maraş meselesi” gibi her şeyin peşinde olunması gerektiğini, bunların peşinde olurken de doğru bir zeminden hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.
Erhürman, şöyle devam etti:
“Doğru zemin aslında elimizde. Cumhurbaşkanlığı da bu dış politikadaki hamlelerin aralıksız bir biçimde peşinden koşmalı ve çözüm irademizin yanında taleplerimizi de bütün dünyaya aralıksız bir şekilde duyurmayı sürdürmelidir.
Dış politikayı yürütme yetkisi, Türkiye ile ilişkilerde hariç, içinde bulunduğumuz koşullar dolayısıyla sadece Cumhurbaşkanı’ndadır. Hellimin tescilinin takibinden tutun da, sporcuların uluslararası müsabakalara gitmesine, Yeşil Hat Tüzüğü’nün ağının genişlemesine kadar. Bu dış politika açısından çok güçlü bir Cumhurbaşkanlığıdır. Cumhurbaşkanlığı’nda kümelenmeli ve aralıksız bir şekilde lobi çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Sürekli Brüksel’de, Strasbourg’da olmalıyız. Olmamız gereken bütün merkezlerde bulunabilmeliyiz. Bu hamlelerle, ekonomimizi güçlendirecek açılımları da sağlamalıyız.
Türkiye ile imzalanan mali protokoller iflas etmiş durumda. Hiçbir şekilde çalışmıyor. Biz dışarıdan gelecek paranın, düzenli akışını sağlayamıyoruz. Turizmde direkt uçuşun olmaması, bizi muhtemelen yüzde 50 daha az gelire mahkûm ediyor. Doğrudan ticaretin olmaması, ticarette elde edeceğimiz geliri önemli oranda azaltıyor. Yükseköğretim kurumlarının önünde engeller duruyor. Ekonomik açılımda Cumhurbaşkanlığı penceresini kullanmamız lazım. Türkiye ile mali protokoller hususunda ilişkileri, tekrardan yeni bir düzleme oturtmamız lazım. Bu ülkede siyasi istikrarsızlığın olduğu, çok net bir biçimde görünüyor. Sayın Akıncı’nın 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde, 5 Başbakan değişti. Yapacağınız orta ve uzun vadeli planları, kısa süreli hükümetler döneminde yapamazsınız. Burada Cumhurbaşkanı, kesintisiz görev süresiyle değişen hükümetler arasında köprü vazifesi görmelidir.”