Kaymakam Savaş Orakçıoğlu, kendi hakkında yazdığım iki yazımla ilgili Güzelyurt Polis Müdürlüğü’ne şikâyette bulundu ve polisin hakkımda soruşturma açmasını talep etti. Fakat şikâyet konusu olan yazılarımda Ceza Yasası’na göre suça bağlayıcı birşey aranıyor fakat bir suç unsuru bulunamıyor.
Ceza Yasası’na göre herhangi bir suça bağlayıcılık bulunamadığından hakkımda dava okunamadı.
Olay şöyle gelişti:
Dün akşam Güzelyurt Polis Müdürlüğü Adli Şube Amirliği’nden arandım. Gece saat 21.18’de. “Lütfen karakola buyurun gelin” dediler.
“Niye, ne suçum var ki karakola çağrılıyorum” diye sordum, “Geldiğiniz zaman öğrenirsin dedi Polis bey efendi. “Lütfen söyleyin nedir konu” diye ısrar edince, “Sayın Kaymakam tarafından hakkınızda soruşturma açılması talep edildi” dedi. “İfadenize başvurmak istiyoruz” diye de ekledi.
Hemen gazeteci abim Haluk Doğandor’u aradım. Ülkenin en cesur, en korkusuz, en yürekli gazetecilerinden biri. Canım abim. Her başım sıkıştığında imdadıma koşan dost!
“Haluk abi karakola çağrıldım, tutuklama olmayacak diyorlar ama güvenemiyorum, çünkü emir büyük yerden, sanırım beni tutuklayacaklar” dedim.
Tüm olgunluğu ve öz abi edasıyla ifadeye başvurulması ve soruşturma açılması konusundaki tecrübelerini benimle paylaştı, bir yandan da sakin olmamı telkin etti. “Git ama bana mutlaka haber et” dedi. 5 dakika geçmedi ki Haluk Doğandor dönüp beni aradı, “Rana haberin olsun polisi aradım, senin karakola çağrıldığının bilgimiz dâhilinde olduğunu ve tüm basın mensupları olarak arkanda olduğumuzu söyledim” dedi. Sağ olsun! Gerçek dost! Öz ağabey sanki.
Bir yandan hazırlanmaya çalışıyorum gecenin o vaktinde, polise gitmek için, bir yandan da sağı solu arıyorum. Güzelyurt’un en iyi avukatlarından Doğa Zeki‘yi aradım, fikirlerine başvurdum. Her zamanki insanlığıyla, paraya değil insana verdiği değerle tanıdığım ve sayıp sevdiğim Doğa Bey de, “polis çağırdığı için elbette ki gitmen gerekiyor. Ben Lefkoşa’dayım yeni geldim, yarın sabah yurt dışına uçarım. Eğer aksi bir durum olursa tutuklanma gibi beni ara çıkıp Güzelyurt’a geleceğim yapacak bir şey yok” dedi ve ekledi öyle bir tutuklama durumunun yaşanmasını beklemediğini ve ihtimal da vermediğini.
Neyse çıktım gittim polise. Yüzüm kızara kızara. Çünkü bu yaşıma kadar hep gazeteci olarak gittiğim bir kurumdu. Oturdum. Soruşturma konusunu söylediler. “Başıma gelen skandal olayı yazıyorum…” başlıklı yazım. Yazımın içerisinde geçen “Allah seni de o hayvancıklar gibi bir göz odaya, bir lokma ekmeğe muhtaç etsin inşallah” cümlesi soruşturma konusu.
Soruşturmayı talep eden Güzelyurt Kaymakamı Savaş Orakçıoğlu.
Hatta 2 yazımla gitmiş polise. Bir diğeri de “Devleti hortumlamadım ben, devletin yerine tonla para harcadım!” başlıklı köşe yazım şikayet edilmiş. Fakat onda hiçbir suç unsuru bulunamayacağı için o tamamen elenmiş.
“Başıma gelen skandal olayı yazıyorum…” başlıklı köşe yazımda ise, “Allah seni de o hayvancıklar gibi bir göz odaya, bir lokma ekmeğe muhtaç etsin inşallah” cümlesini suça bağlamak için, yana yana yasada uygun bir madde arıyorlar. Polis bana Yasa’da suça bağlayıcı bir unsur bulamadıklarını söylemedi.
Ünlü avukat Hasan Yücelen ve diğer bir ünlü avukat can dostum Avukat Muhabbet Mevsimler, kesinlikle o cümlenin suça bağlayıcılığı olmadığını ve Ceza Yasası’nda yeri olmadığını söylüyor. “Bir durum olursa da mutlaka hemen ara da meraklanma” diye de eklediler. Sağ olsunlar. İyiliklerini unutamam. Doğa Zeki gibi paraya değil insanlığa önem veren bir diğer değerli avukatlarımızdır, Hasan Yücelen ve insan gibi insan Muhabbet Mevsimler.
Yani özetle Kaymakam Savaş Orakçıoğlu iki yazımla polise, hakkımda soruşturma açılması talimatı verdi veya talebinde bulundu. Adli Şube Polisleri yarım gün boyunca yazının içerisindeki cümleyi suça bağlamak için yasaları arayıp taradılar ve taramaya da devam ediyorlar.
Çok şükür ki, 14 yıllık bir gazeteciyim. Yazılarımı dikkatli yazmasını da, haberlerimde gerçekleri aktarmasını da iyi bilirim.
Hayatım boyunca ilk kez hakkımda soruşturma açılıyor. Ve 14 yıllık meslek hayatımda ilk kez bir yazımdan ötürü polise şikayet ediliyorum.
Çok şükür ki suç unsuru yok yazılarımda ve hakkımda dava okunamıyor.
Bir suçlu gibi, Adli Şube’ye çağrıldım. Polis arkadaşlara kızdım mı, asla! Sonsuz saygım var. Bölgemizde asayişi sağlama gibi son derece önemli bir görevde bulunan, saygıdeğer insanların karşısına, hakkında soruşturma açılmış bir kişi olarak gitmekten utandım sadece.
Çünkü gece avukatsız ve yalnız gitmiştim karakola. Ve “Allah seni de o hayvancıklar gibi bir göz odaya, bir lokma ekmeğe muhtaç etsin inşallah” cümlesinin yasada suç olmadığını henüz bilmiyordum.
Sıkıldım, çekindim. “Tamam, gerekirse ben özür dilerim suçsa eğer” dedim.
Yazımla ilgili Açık İfademi aldılar. Zanlılardan alınan gönüllü ifade değildi bu. Dava unsuru bir suç henüz tespit edilemediğinden açık ifade alındı.
Çünkü ortada bir suç yok. Anlayacağınız Kaymakam Polis’ten hakkımda soruşturma açılmasını istedi fakat polis ortada herhangi bir suç bulamadı.
Polis arkadaşlara, dün gece ifade verdikten sonra Kaymakam’dan özür dileyeceğimi söyledim. Çünkü bir vatandaş olarak da, bir gazeteci olarak da, yasalara karşı, yargıya karşı, boynumuz daima kıldan incedir, saygımız sonsuzdur. Ceza Yasası’na göre suç olmuş olsaydı özür de dileyecektim zaten Kaymakam Bey efendiden.
Benim Kaymakam’ın, ne şahsına, ne kişiliğine, ne özel hayatına, ne makamına ne de iş hayatına bir tek lafın olmamakla birlikte, ne de hakkında kulağıma gelen ve haber niteliği taşıyan şikâyetleri henüz konu almışlığım var. Sırf art niyetli görünmemek için. Sırf husumeti var da bu yüzden bizimle uğraşır denilmemesi için. Benim amacım bağcıyı dövmek değildir çünkü.
Ben o cümleyle, “yıkarım” dediği barınakta bulunan ve bir süre öncesine kadar sokakta aç halde bulunan hayvanların halinden anlaması için, empati yapabilmesi için bir temennide bulunmuştum sadece.
Fakat, belki 50- belki de 100 bin TL’lik barınak yaptırdığım ve sahipsiz köpeklere baktığım, bunun için de devletin hali arazisini işgal etmek zorunda kaldığım için bana suçlu muamelesi yapan Kaymakam Savaş Orakçıoğlu’nun bu kez de suç unsuru taşımayan iki ayrı yazımla birlikte polise giderek, hakkımda soruşturma açılmasını talep etmesi ve belki de tutuklanmamı istemesi, bana karşı yapılan ikinci suçlu muamelesi oldu.
Dikkatli olmalıyım. Her an beni tutuklamak için bahane aranacak artık.