Washington Post Yayın Kurulunca, “Bir yıl sonra, cinayete kurban giden arkadaşımız Cemal’in haklı olduğu kanıtlandı” başlıklı bir başyazı kaleme alındı.
Kaşıkçı’nın hiçbir zaman “muhalif” olma gibi bir amacı bulunmadığının vurgulandığı yazıda, Kaşıkçı’nın Eylül 2017’de Washington Post için yazdığı ilk makalede, ülkesinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın baskısı altında, “fikirlerini konuşmaya cesaret eden entelektüellerin ve dini liderlerin korkutulması, sindirilmesinde ciddi bir artış” olduğundan bahsettiği anımsatıldı.
İlerleyen zamanlarda Kaşıkçı’nın, bin Selman ve yardımcısı Saud el Kahtani tarafından internet üzerinden hedef alındığına işaret edilen yazıda, Kaşıkçı’nın gazete için kaleme aldığı makalelerde bin Selman yönetimini hem eleştirmenlere yönelik baskıları hem de Yemen’deki savaş nedeniyle sıkça eleştirdiği belirtildi.
Başyazıda, “Kaşıkçı’nın tartışmaları 2 Ekim 2018’de bitti. O gün, bizim yazarımız Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdi ve burada Riyad’dan bu iş için gönderilmiş 15 kişi tarafından boğulup, parçalara ayrıldı.” ifadesine yer verildi.
“Kaşıkçı’nın ve Muhammed bin Selman’ın hikayesi henüz bitmedi”
CIA’in ve Birleşmiş Milletler (BM) soruşturmasının, bu cinayetten Muhammed bin Selman’ı sorumlu tuttuğunun vurgulandığı yazıda, “Genç diktatörü (Muhammed bin Selman) yakın bir müttefik olarak kucaklayan ABD Başkanı Donald Trump, bu cinayeti çabucak affetti. Başkan Trump ve müttefikleri, Suudi rejiminin sorumlu tutulmasını öngören girişimleri de engelledi.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Muhammed bin Selman’ın son günlerde verdiği röportajlarda Kaşıkçı cinayetinin sorumluluğunu üstlendiği ancak bu konuya kişisel bir dahiliyesi olmadığını savunduğuna dikkati çekilen yazıda, şu ifadelere yer verildi:
“Ancak Kaşıkçı’nın ve Muhammed bin Selman’ın hikayesi henüz bitmedi. Kaşıkçı’nın neredeyse dostça bir tavırla Bin Selman’a yaptığı tavsiyelerin ne kadar ileri görüşlü olduğu görüldü.”
Suudi Arabistan’ın, Kaşıkçı cinayetinin ardından geçen bir yılda, Yemen’deki savaş konusunda ne kadar haklı olduğunun görüldüğü vurgulanan yazıda, Suudi yönetiminin ifade özgürlüğünü kısıtlama kampanyasında da sorunlar yaşadığının altı çizildi.
“Bin Selman, Kaşıkçı cinayetinde tam sorumluluğu yüklenmeli”
“Muhammed bin Selman’ın politikaları, onu bir çıkmaz sokağa hatta belki de dik bir uçuruma sürüklüyor.” görüşüne yer verilenen başyazıda, şunlar kaydedildi:
“Trump, şu anda bir skandala saplandı ve seçim kampanyasıyla meşgul bu nedenle de Bin Selman’a çok yardımcı olacak gibi durmuyor. Veliaht Prens, halen kendini kurtarabilir ancak bu yalnızca Kaşıkçı’nın kendine verdiği nasihati tutarsa mümkün olur. Kadın aktivistleri ve diğer siyasi tutukluları serbest bırakmalı, bu kişilere işkence edenleri cezalandırmalı, Yemen’deki savaşı sonlandırmalı, Kaşıkçı gibi barışçıl eleştirmenlerin yurtlarına dönüp, özgürce konuşmalarını sağlamalı.
Son olarak önemli noktalardan bir tanesi de Bin Selman yarı doğruları söylemeyi bırakıp, Kaşıkçı cinayetinde tam sorumluluğu yüklenmeli. Bunun çok yakın zamanda olacağını sanmıyoruz. Ancak tarihin, kayıp dostumuz ve meslektaşımız Cemal’in tartışmanın doğru tarafında olduğunu ve Muhammed bin Selman’ın bir kemik testeresi ile savaşı kazanacağını düşünerek nasıl yanlışa düştüğünü göstereceğine inanıyoruz.”
Kaynak: AA