Meriç Köprüsü, “Meriç Nehri’nin gerdanlığı” olarak adlandırılıyor. Edirne’deki bu köprüden önce asırlar boyu ulaşımın sağlandığı ahşap köprünün ayak kazıkları, su seviyesinin düşmesiyle gözle görünür hale geldi.
Doğu yönünde Meriç Köprüsü’ne paralel olarak görülen eski köprünün ayakları, bölgeden geçenlerin ilgisini çekiyor.
Nehrin su seviyesi ve nehir tabanındaki kum birikmesi nedeniyle bugüne kadar fark edilemeyen ahşap köprünün izleri, yerel tarih araştırmacılarını da heyecanlandırdı.
Tarihi köprünün izlerini uzun zamandır araştırıyor
Yerel tarih araştırmacısı ve kütüphanesinde Edirne’ye ait önemli arşiv bulunan Cengiz Bulut, tarihi köprünün izlerini uzun yıllardır araştırdığını söyledi.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde, Osmanlı Devleti arşivlerindeki belgelerde, yazar Dr. Rifat Osman’ın yayımlanan Milli Mecmuası’nda fotoğrafları yer alan tarihi ahşap köprünün izlerinin ortaya çıktığını anlatan Bulut, bu izleri görmenin heyecan verici olduğunu anlattı.
Mimar arkadaşlarıyla bölgede inceleme yaptıktan sonra durumu Edirne Müze Müdürlüğüne bildirdiğini vurgulayan Bulut, şöyle konuştu:
“Köprünün şimdiki protokolevi ile öğretmenevi hizasında yapıldığı, kazıklardan anlaşılıyor. Şimdiki taş köprünün doğu istikametinde kalıyor. Bu yıl su seviyesi düşünce ve kum yığınları da olmayınca köprünün ayağının kazıkları gün yüzüne çıktı. Gerçekten çok heyecan verici. Uzun yıllar iz arıyorduk.”
Ne zaman yapıldığı bilinmiyor
Bulut, ahşap köprünün ne zaman yapıldığını net olarak bilmediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
“2. Mahmut’un 1830’lu yıllarda Edirne gezisinde bu ahşap köprü yerine daha dayanıklı bir taş köprü yapılması emrini verdiğini biliyoruz. Ancak padişahın ömrü vefa etmeyince köprüyü yaptırmak oğlu 2. Abdülmecid’e nasip oluyor. Ahşap köprü, taş köprü yapılıncaya kadar kullanılmış olsa gerek. Köprü kazıkları neft yağıyla yağlandığı için asırlardır hem su hem de kuma karşı dayanıklılık göstermiş.”
Bulut, müze yetkililerinin de bölgede keşif yaptığını belirtti.