Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, bazı daireleri ve işyerlerini yeniden hizmete açma kararının doğru zamanda ve gereken tüm koşullar oluşturulduktan sonra alınması gerektiğini ifade etti.
Erhürman, “Açılıp tekrar kapanmak zorunda kalındığında vakalar artınca artık ne hükümet kalır ne güven kalır ne de krizi yönetebilirsiniz. Kriz yönetiminin birinci unsuru kamuoyunun güvenidir” dedi.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, şöyle konuştu: “Dairelerin işyerlerinin açılması ile ilgili diğer tüm meselelerde yaşanan aynı durum var. Çekler meselesi gibi önce ertelendi, sonra çekler bozuldu, sonra ertelendi denildi nereye ertelediklerini bile anlamadık. Ama ne oldu ne taraftan baskı geldiyse o tarafa yönlendi kararlar. Hükümet açıkladı ‘X daireyi açıyoruz sosyal medyadan tepkiler başladı, biz de sağlıkçılar da bir şey söyledi. Hükümet geri adım attı. Ama o günden beri benim aralıksız söylediğim şey; bir noktada açılma kararı verecekseniz ben sizin bilim kurullarınızı duymak istiyorum. Sizi artık duymak istemiyorum. Bilim kurullarınız kamuoyuna konuştuktan sonra siz kararı alırsınız benim de boynum kıldan ince. Ayırım yapmam.’ Ama bir bilim kurulu kurmadılar ki 3 tane bilim kurulu var. Hade bunu da yuttuk. Çıksın bir tanesi açıklama yapsın. Desin ki ‘biz şu koşulları koyduk’. Siz de o koşullarda açılın. Tamam. Bizi durmadan rakamlar üzerinden test etmeyin. Özellikle bu dönem bilimsel veriler üzerinden yönetebileceğiniz bir dönemdir. Açılıp tekrar kapanmak zorunda kalındığında vakalar artınca artık ne hükümet kalır ne güven kalır ne de krizi yönetebilirsiniz. Kriz yönetiminin birinci unsuru kamuoyunun güvenidir. Güvenini yitiren bir kamuoyu, hükümetin kararlarına uymaz. Kriz masası nerededir, başında kim var, nereden o kriz masasına ulaşılır, ne zaman ulaşılır? Bunu bilmiyoruz.”
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, ekonomiye dair daha fazla gecikmeden bir planlamanın yapılması gerekliliğine de vurgu yaptı.
Erhürman şöyle dedi: “Sterlin 8.70’leri gördüyse bizim hükümetimiz döneminde biz döviz krizi tanımladığımız o dönemde sterlin 9 TL’yi görmüştü. 30 kuruş kaldı o dönemdeki krizi görmek için. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz ekonomik krizi görsün herkes. Kapalı olduğumuz için zaten bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Maalesef açıldığımız zaman da bu krizden hemen çıkamayacağız. Biz açılmaktan söz ederken içerden açılmayı söylüyoruz. Dışa açılmayı gündem dahi yapamıyoruz. Dolayısıyla talep kaynaklarımızın üçü de ortada olmadığından ekonomik olarak kapalı olarak zaten kriz yaşıyoruz, açıldığımız zaman da sorun yaşayacağız üçüncüsü bindi üzerine döviz krizi. 8.70 TL’ye çıktıysa 2018 Ağustosuna doğru gidiyoruz. Bunlar yaşanırken ekonomimizde nedir durum, nasıl bir kriz yönetimi ortaya koyuyoruz diye soruyoruz ekonomi için de ayrı bir kriz masası kurun diyoruz. Koskoca ABD kurdu bizim buna da ihtiyacımız yok belli ki. Sayın Tatar’ın dediği gibi ‘bu işleri abartmamak’ gerektiğini, kendi deyimi ile suni krizlere gerek olmadığını falan düşünüyoruz ama tablo ortada iken ve biz bunu kriz olarak yorumlamamaya devam ederken nasıl bununla baş edeceğiz? Tek başına Türkiye’den gelecek kaynağa sırtımızı dayayamayız. Bu kaynağın nasıl kullanılacağını, o kaynak gelmezse ekonomiye nasıl katkı koyacağımıza ilişkin şimdiden çok ciddi bir çalışma ortaya koymak zorundayız. Şimdi bile geç kaldık”
