Yasa tasarısının ilk oylamasının yapılacağı oturumda, hükümetin tasarıyı üç gün içinde Avam Kamarasından geçirebilmek için parlamentonun çalışma saatlerini uzatma teklifi de oylanacak.
Başbakan Boris Johnson’ın AB ile vardığı Brexit anlaşmasını ülkenin iç hukukuna aktaracak yasa tasarının oylanması sırasında muhalefet partilerinin de aralarında İngiltere’yi Gümrük Birliği içinde tutmayı ve Brexit anlaşmasını referanduma götürmeyi öngören değişiklik tekliflerinin oylamaya sunulması bekleniyor.
Hükümet tasarıyı geri çekebilir
Muhalefetin değişiklik tekliflerinin kabul görmesi halinde ise hükümetin tasarıyı geri çekmesi ihtimali bulunuyor.
Hükümet, yeterli sayıda milletvekilinin desteğini elde ederse perşembe günü Avam Kamarasında son oylamanın ardından tasarıyı Lordlar Kamarasına iletmeyi planlıyor. Tasarının Lordlar Kamarasından da geçmesi durumunda Kraliçe 2. Elizabeth’in onayını alarak yasalaşması gerekiyor.
Yeni Brexit anlaşmasının Avam Kamarasında 21 Ekim Cumartesi günkü olağanüstü oturumda önerge olarak oylanması planlanıyordu. Ancak iktidardaki Muhafazakar Partinin ılımlı Brexitçi milletvekili Oliver Letwin’in verdiği değişiklik teklifinin kabul edilmesi üzerine hükümet önergeyi geri çekmişti.
Kabul edilen değişiklik teklifine göre parlamento Brexit anlaşmasına, onu iç hukuka aktaran yasa yürürlüğe girmedikçe onay vermiş sayılmayacaktı. Letwin’in değişiklik teklifi, Brexit anlaşması yasalaşmadan önce İngiltere’nin AB’den “kazara” anlaşmasız şekilde ayrılmasını önlemeyi amaçlıyor.
Avam Kamarası Başkanından hükümete engel
İngiliz hükümeti parlamentonun dünkü oturumunda, cumartesi günü geri çektiği önergeyi yeniden sunma girişiminde bulunduysa da Avam Kamarası Başkanı John Bercow önergeyi gündeme almayı reddetmişti.
İngiliz parlamentosunun teamüllerine göre reddedilen veya geri çekilen önergeler, köklü bir değişikliğe uğramadıkça aynı yasama yılı içinde gündeme alınamıyor.
Yeni Brexit anlaşmasını önerge halinde onaylatma imkanını kaybeden Johnson hükümeti, mevcut Brexit tarihi olan 31 Ekim’den önce bu anlaşmayı iç hukuka aktaracak yasayı çıkarmayı hedefliyor.
Ancak İngiliz kamuoyunda ve muhalefet partileri arasında Başbakan Johnson’ın fiili durum oluşturarak ülkeyi AB’den anlaşmasız ayırmayı hedeflediğine ilişkin yaygın bir kuşku bulunuyor.
Johnson’ın, parlamentonun yasal zorlamasıyla cumartesi günü AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’a yazdığı ve Brexit tarihinin 3 ay ertelenmesini istediği mektuba imza atmaması, üstelik ikinci bir mektupla da erteleme fikrine muhalefet etmesi kamuoyundaki kuşkuları daha da pekiştirmişti.
Yeni Brexit anlaşması
İngiltere ile AB geçen hafta Brexit konusunda yeni bir anlaşmaya varmıştı. Daha önce 3 kez reddedilen anlaşmada tepkilere yol açan Kuzey İrlanda’ya ilişkin “tedbir maddesi” kaldırılarak konuyla ilgili yeni bir düzenlemeye yer verilmişti.
Yeni anlaşmaya göre, Brexit’in ardından Kuzey İrlanda bir dizi AB kuralına uymaya devam edecek. Kuzey İrlanda, kağıt üzerinde İngiltere’nin gümrük sahası içinde kalmayı sürdürse de fiilen AB’nin ortak pazarının parçası olacağından İngiltere ile Kuzey İrlanda arasında gümrük duvarı oluşacak.
Kuzey İrlanda’ya İngiltere içinde ayrıcalıklı bir konum tanıyan bu düzenlemenin devam ettirilmesi veya sona erdirilmesi de Kuzey İrlanda bölgesel parlamentosunun onayına tabi olacak. Bölgesel parlamentonun bu konuda 4 yılda bir oylama yapması öngörülüyor.
Johnson’ın karnesi
Yeni Brexit anlaşması, Kuzey İrlanda’daki İngiltere yanlısı Protestanlar ile anlaşmayla Kuzey İrlanda’ya ayrıcalık tanındığını savunan AB yanlısı İskoç milliyetçilerinin tepkisini çekiyor. Ana muhalefetteki İşçi Partisi ile Liberal Demokrat Parti de anlaşmaya karşı çıkıyor.
Temmuzda başbakanlığı devralan Johnson’ın liderliğindeki Muhafazakar Partinin, 650 sandalyeli Avam Kamarasındaki milletvekili sayısı istifalar ve ihraçlarla 288’e kadar geriledi.
Johnson göreve geldiğinden bu yana ülkeyi 31 Ekim’de AB’den mutlaka ayıracağını ısrarla yineliyordu. AB’den yeni bir erteleme istemeyi de “Ölürüm de yapmam.” diyerek reddetmişti.
Daha önceki pek çok açıklamada, Kuzey İrlanda ile İngiltere arasına gümrük duvarı getirecek hiçbir anlaşmayı desteklemeyeceğini ilan eden Johnson’ın, AB ile vardığı Brexit anlaşmasında tam da bunu yapması İngiliz Başbakanın güvenilirliğini iyice aşındırdı.
Parlamentoda önemli ölçüde kan kaybeden Johnson, şu ana kadar hemen hemen bütün kritik oylamaları kaybetti. Johnson’ın parlamentoyu 5 hafta askıya alarak devre dışı bırakma girişimi de Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildi.
Siyasi gözlemcilere göre Brexit krizi İngiltere’yi bir erken seçime veya referanduma doğru sürüklüyor. Böyle bir oylamada, hiçbir sözünü yerine getiremediği eleştirilerini alan Johnson’ın işi zorlaştı.
İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Birleşik Krallık’ta 2016’da yapılan Brexit referandumunda yüzde 48’e karşı yüzde 52 ile AB’den ayrılma kararı alınmıştı ancak İngiltere’de seçmenlerin yüzde 46’sı, Galler’de yüzde 47’si, Kuzey İrlanda’da yüzde 56’sı, İskoçya’da ise yüzde 62’si AB üyeliğinin devamından yana oy kullanmıştı.
Eski Başbakan Theresa May’in AB ile vardığı Brexit anlaşmasının parlamentoda üç kez reddedilmesinin ardından 29 Mart olan Brexit tarihi 31 Ekim’e ertelenmişti.
Kaynak: AA