- Advertisement -spot_img
Ana SayfaGündemTürkiye'yi eleştirenler bölgemizde ne yapıyor?

Türkiye’yi eleştirenler bölgemizde ne yapıyor?

- Advertisement -spot_img

“Geçen Sayın Macron’a (Fransa Cumhurbaşkanı) söyledim. ‘Ruanda’da yüz binlerce sivili katleden siz değil misiniz ya?’ dedim. ‘Cezayir’de yüzbinleri katleden siz değil misiniz ya?’ dedim. ‘Sen bana nasıl bunları söylersin?’ dedim. ‘Aynaya bak aynaya’ dedim.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin son grup toplantısında yaptığı konuşmada, Batılı ülkelerin terörle mücadeleye destek bir yana köstek olduğunu bir kez daha madde madde anlattı. Türkiye’nin terörle mücadelesini eleştirenlerin, “aynaya bakması” gerektiğini söyledi.

O aynaya dışarıdan bir gözle dahi bakıldığında, Orta Doğu ve Afrika’da yıllardır varlık gösteren ülkeler, tüm çıplaklığıyla görülüyor.

ABD, Fransa gibi Batılı ülkeler bir yana, Körfez ülkeleri de bölgede askeri varlık gösteriyor.

Türkiye’nin güney sınırında yürüttüğü terörle mücadeleyi diline dolayanların adı, bölgedeki hemen her ülkeye kazınmış durumda.

Yabancı güçlerin Orta Doğu’daki askeri varlığından rahatsızlık duymayan bazı Arap yönetimlerinin ise, Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanarak yaptığı terörle mücadele operasyonlarına karşı çıkması dikkat çekiyor.

ABD

Önce Washington yönetiminin Orta Doğu’daki askeri varlığına bakalım.

Açık kaynaklardan edinilen bilgilere göre, ABD’nin Orta Doğu’daki 11 ülkede 46 askeri üssü var.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle 1991’deki Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana Orta Doğu’da geniş bir askeri üs ağına sahip ABD’nin bölgedeki üsleri arasında, Katar’daki El-Udeyd Hava Üssü, Bahreyn’deki 5. Filo, 15 bini aşkın ABD askerinin konuşlandığı Kuveyt’teki 3. Amerikan Ordusu Karargahı ve yaklaşık 5 bin askerin konuşlandığı Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) Ez-Zafra Hava Üssü yer alıyor.

Tüm bunların yanı sıra Yemen’de de özel birlikler konuşlandıran ABD, Umman’daki havaalanları ile limanları da kullanma hakkına sahip. ABD’nin, 9 yıldır savaşın pençesinden kurtulamayan Suriye’de ise 18 askeri üssü var.

Orta Doğu’daki ABD askerlerinin tam sayısının ne olduğu belli olmamakla birlikte ABD Savunma Bakanlığına (Pentagon) göre, Orta Doğu’nun 11 ülkesinde yaklaşık 54 bin ABD askeri olduğu belirtiliyor. ABD’nin askeri varlık bulundurduğu Orta Doğu ülkeleri; Katar, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, İsrail, Suriye, Ürdün, Irak ve Umman olarak sıralanıyor.

ABD’nin bölgedeki en büyük askeri üssü olarak bilinen Katar’daki El-Udeyd Hava Üssü, 1996 yılında 1 milyar dolara inşa edildi. Başkent Doha’nın 30 kilometre güneybatısındaki El-Udeyd Hava Üssü’nde ABD, çoğunluğu hava kuvvetlerine mensup 10 binden fazla asker bulunduruyor. Körfez bölgesinde uzunluğu 3,8 kilometrelik piste sahip olan Udeyd üssünde 120 hava aracının donatılma kapasitesi mevcut. ABD, Katar’da ayrıca Es-Seyliye Kampı adı verilen bölgede de ABD ordusunun ortak ekipmanlarının muhafaza edildiği bir üsse sahip.

ABD’nin, Suriye ve Irak’taki terör örgütü DEAŞ unsurlarına karşı mücadelede kullandığı Udeyd Hava Üssü’ndeki askerlerinin bir kısmını çektiği yönünde iddialar da söz konusu.

Fotoğraf: AA / Arşiv

Bahreyn’de Orta Doğu’daki en büyük deniz gücü sayılan 5. Filo’ya sahip ABD ordusu, ayrıca bu ülkedeki Şeyh İsa Hava Üssü ile Muharrak Hava Üssü’nü de işletiyor. ABD’nin Bahreyn’deki üslerinde 7 binden fazla asker var.

Operasyon alanı Basra Körfezi, Umman Körfezi, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu olan 5. Filo, yaklaşık 2,5 milyon kilometrekarelik su alanını kapsıyor.

Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı ve Babu’l Mendeb Boğazı’nda 3 stratejik nokta da 5. Filo’nun görev alanı içerisinde. Bahreyn’in başkenti Manama’da yer alan üste, 4 binden fazla askerin görev yaptığı, bir uçak gemisi, denizaltılar ve çok sayıda savaş uçağının bulunduğu belirtiliyor.

Körfez’de en çok ABD askerinin konuşlandığı ülke olarak Kuveyt öne çıkıyor. ABD, 1991’deki Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana Kuveyt’le Savunma İşbirliği Anlaşması’nı sürdürüyor. Bu sayede Kuveyt, “NATO dışında ABD müttefiki” statüsüne sahipken, ABD ordusu da bu ülkede askeri güçler bulundurma imkanı elde ediyor.

Kuveyt’te Arifcan Kampı, Ali el-Salem Hava Üssü, Ahmed el-Cabir Hava Üssü, Buehring Kampı ile Vatansever Kampı’ndaki 5 üsteki Amerikan askerlerinin sayısı 15 bini aşıyor.

Umman’daki RAFO Masirah, RAFO Thumrait, El-Musenne Hava Üssü’nde konuşlu Amerikan askerlerinin sayısı ise tam olarak bilinmiyor. Umman’daki Dukm Limanı ile Salalah Limanı da ABD donanması tarafından aktif kullanılıyor. Umman’daki Amerikan askerlerinin sayısının az olduğu ifade ediliyor.

Körfez’in en büyük ülkesi Suudi Arabistan’da ise şu anda ABD’ye ait askeri üs yok. Başkent Riyad’daki “Prens Sultan Hava Üssü”, ABD’nin bölgedeki önemli üslerinden biri sayılıyordu ancak ABD, 2003 yılında buradaki askerlerini Katar’daki askeri üsse çekerek, Suudi Arabistan’daki askeri varlığını sonlandırmıştı.

Buna rağmen Riyad’ın 20 kilometre güneydoğusunda yer alan İskan Köyü Yerleşkesi adı verilen bölge, Suudi Arabistan Ulusal Muhafızları Modernleştirme Programı ve ABD’nin Suudi Arabistan’daki Askeri Eğitim Misyonu gibi projelerde görev alan Amerikan askerlerine ev sahipliği yapıyor.

ABD, BAE’de savunma iş birliği anlaşması kapsamında yaklaşık 5 bin askeri personel bulunduruyor.

ABD askerleri 2011'de Kandahar eyaletinin Panjwai bölgesinde. Fotoğraf: Reuters

Washington ile yakın ilişkilere sahip Körfez ülkesi BAE, ABD’nin Afganistan’daki askeri operasyonlarına da destek sağlıyor.

ABD 11 Eylül saldırılarının ardından 2001 yılının ekim ayında Afganistan’a girmişti. 18 yıldır devam eden ülke tarihinin “en uzun savaşı”, ABD ordusuna yaklaşık 1 trilyon dolara mal oldu.

Saddam Hüseyin rejimini devirmek için 2003’ün mart ayında Irak’ı işgal eden ABD’nin bu ülkede bilinen 9 askeri üssü var. ABD, 2011’de Irak’tan çekilse de buradaki varlığını söz konusu askeri üslerle güçlendirdi. ABD’nin Irak’ta halihazırda yaklaşık 5 bin askeri bulunuyor.

ABD, Uluslararası Bağdat Havalimanı’daki Victory Askeri Üssü’nün yanı sıra buranın Taci bölgesinde de eğitim amaçlı Taci Askeri Üssü’ne sahip. Ülkenin batısındaki Enbar’da Habaniyye ve Aynü’l Esed adlı 2 askeri üssü daha bulunan ABD, özellikle 2014 yazında DEAŞ saldırıları sırasında bu üsleri aktif şekilde kullanmaya başlamıştı.

Amerikan askerleri, Salahaddin vilayetindeki Beled Hava Üssü’nü de kullanıyor.

Irak’ı işgal eden ABD, Kerkük’teki K1 Askeri Üssü’nün yanı sıra ülkenin ikinci büyük kenti Musul’da da askeri üslerle varlık gösteriyor. ABD güçleri Musul’da, Kayarra (Geyyara) Askeri Üssü’nde.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den asker çekme kararının ardından gündeme gelen Erbil’deki Harir Hava Üssü de ABD güçlerinin bulunduğu üsler arasında yer alıyor. ABD’nin Uluslararası Erbil Havalimanı’nda da bir askeri üssü söz konusu.

ABD, Erbil’de 2015’ten beri tamamen kontrolüne aldığı Harir Hava Üssü’nü önce pistini genişletip daha sonra aktif şekilde kullanmaya başladı. Erbil’deki Harir, Irak’ın diğer bölgelerine göre DEAŞ tehdidinin çok az olduğu bir bölgede bulunması sebebiyle ABD için oldukça güvenli bir üs olarak görülüyor.

Güvenli olmasının yanı sıra Suriye’nin kuzeyi ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni (IKBY) birbirine bağlayan Fişhabur Sınır Kapısı’na sadece 227 kilometre mesafede yer alan Harir, ABD’nin Irak’ın kuzeyinde Suriye sınırına en yakın noktadaki askeri üssü konumunda.

ABD’nin Mısır’ın başkenti Kahire’nin batısında da hava üssü var. ABD Hava Kuvvetleri, buradaki üssü yakıt ikmali için kullanıyor. ABD’nin bölgede herhangi bir askeri harekatta, Mısır’da bulunan limanları da kullanarak, deniz güçlerinin yerlerini değiştirebileceği ifade ediliyor.

ABD’nin Ürdün ile de güçlerinin buradaki askeri tesisatları ve hava kuvvetlerinin havalimanlarını kullanabilmesi için anlaşma imzaladığı biliniyor. ABD güçleri, Ürdün’deki Muvaffak el-Salti (Mavi Hava Üssü) Askeri Hava Üssü’nü kullanıyor.

ABD’nin bölgedeki en yakın müttefiki İsrail’in güneyinde de 2 askeri üssü söz konusu. Buradaki askeri üste, füze saldırılarına karşı geliştirilmiş teknoloji ile donatılmış ABD askeri savunma sistemleri yer alıyor.

ABD, terör örgütü YPG/PKK ile birlikte Suriye’nin kuzeyi ve kuzeydoğusundaki geniş alanı kontrolünde tutarak, söz konusu bölgede 18 üs ve askeri noktalarda 2 bin civarı personel bulunduruyor.

ABD Başkanı Trump’ın geçen yıl Suriye’deki askeri varlığını çekmek istediğini açıklamasına ve geçtiğimiz günlerde de bu kararını duyurmasına rağmen, Washington bu ülkedeki varlığını sürdürüyor.

ABD’nin Afrika’daki durumu

Fotoğraf: AA / Arşiv

Afrika’da ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Belçika, Hindistan, Çin, Japonya, BAE ve Suudi Arabistan’ın da aralarında olduğu 13 ülkenin askeri üssü var. En fazla askeri üsse ABD ve Fransa sahip. 

ABD’nin Burkina Faso, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), Cibuti, Çad, Somali, Gabon ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde (KDC) askeri üssü bulunuyor.

ABD ve Afrika ülkeleri arasındaki ticari ilişkiler, kıtanın farklı bölgelerinde petrol yatakları başta olmak üzere yer altı ve yer üstü kaynaklarının keşfedilmesiyle gelişti.

Çin ve Rusya gibi büyük devletlerin kıtadaki etkisinin artmasıyla ABD, buradaki askeri yatırımlarını hızlandırdı.

İlk defa 2014’te düzenlenen ABD-Afrika Liderler Zirvesi’ne ABD’nin yaptırım uyguladığı Zimbabve, Sudan, Eritre ve Orta Afrika Cumhuriyeti hariç 50’den fazla lider katıldı. 

Afrika Boynuzu olarak adlandırılan Somali, Etiyopya ve Cibuti gibi ülkelerle daha çok stratejik ilişkiler yürüten ABD’nin Cibuti’de bulunan askeri üssü, Doğu Afrika üzerindeki siyasi ve askeri etkinliğini artırmasında en önemli merkez oldu.

ABD, özellikle Etiyopya ile yürüttüğü askeri ve siyasi ilişkilere ek olarak ülkenin Ogadean bölgesinde keşfedilen zengin petrol ve doğalgaz rezervleri nedeniyle bu ülkeyle ilişkilerini geliştirdi.

Afrika’daki 54 ülkenin 50’sinde askeri personeli bulunan ABD, 2008’de Afrika kıtasındaki askeri varlığını Birleşik Devletler Afrika Komutanlığı (AFRICOM) bünyesinde birleştirdi.

Somali, Libya, Kenya, Nijer, Kamerun, Uganda, Güney Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mısır ve Cibuti’de ABD güçleri çatışmaya girmek üzere donatıldı.

Cibuti, 2002’de buradaki terk edilmiş askeri bir kampta gizli üs kurduğu ortaya çıkan ABD’nin Afrika’da en fazla asker bulundurduğu ülke konumunda. Sayı olarak 5 bin ila 6 bini bulan bu askeri personelin yaklaşık 4 bini Cibuti’deki Lemonnier üssünde yer alıyor. ABD’nin Cibuti’deki askeri üssü ülkenin bölge üzerindeki siyasi ve askeri etkinliğini artırması için en önemli konumunda. Üs, Orta Doğu petrolünün bir kısmının Kızıldeniz üzerinden taşındığı günümüzde ABD’nin bölgedeki varlığını daha belirgin hale getiriyor.

Boko Haram örgütüyle mücadele etmek amacıyla Çad Gölü havzasındaki Nijer’de 800, Kamerun’da 300, Libya ve Mısır’da konuşlu 700 ABD askeri görev yapıyor.

ABD’nin yaklaşık 400 askeri 2011’den bu yana OAC, KDC, Güney Sudan ve Uganda’da terör gruplarıyla mücadele adı altında varlık gösteriyor. Kenya ve Somali’de de 300 kadar ABD askeri var.

Diğer yandan, ABD’nin kıtadaki varlığının gerçek boyutu, inşa edilmiş kalıcı üslerden değil, Afrika ülkeleriyle imzaladığı ikili anlaşmalarla ortaya çıkıyor. Bu anlaşmalar, binlerce Amerikalı askerin bölgedeki havaalanlarını ve ulusal askeri üsleri serbestçe kullanmasına olanak sağlıyor.

Suriye’deki Fransızlar

Fotoğraf: AA

[Fotoğraf: AA]

ABD ordusunun Suriye’den çekilme hazırlığı yaptığı sırada terör örgütü YPG/PKK’ya desteğini sürdüreceğini duyuran Fransa, çoğu askeri noktada ABD imkanlarından yararlanıyor. Suriye’deki Fransız askerlerinin sayısı ise sadece 200 civarında.

Onlar da Türkiye, Barış Pınarı Harekatı başlatana kadar terör örgütü YPG/PKK’nın işgalinde bulunan Fırat’ın doğusundaki askerler.

Bunlar topçu bataryaları, teknik eleman ve ekipmanları ile özel kuvvetlerden oluşuyor.

Fransız unsurları 9 askeri noktada varlık gösteriyor.

Fransa, askeri personelinin yanı sıra radikal sol ve anarşist grupların YPG/PKK saflarında yabancı savaşçı olarak bulunmasına göz yumuyor. YPG/PKK bünyesinde 50’ye yakın Fransız vatandaşı olduğu tahmin ediliyor.

Sahada YPG/PKK’lı teröristlerle askeri faaliyetler yürüten Fransız birlikleri, YPG/PKK’nın son olarak DEAŞ’ın Deyrizor’daki son kalesi olan Heccin ilçe merkezinin ele geçirmesinde topçu atışlarla rol oynamıştı.

DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon gücü adı altında YPG/PKK’ya destek olan Fransa, Suriye’nin kuzeyindeki Aynularab’ın (Kobani) güneyinde bulunan Miştanur Tepesi, Sırrin ilçesi, Ayn İsa beldesi, Harab Işk köyündeki Fransız Lafarge çimento fabrikası, Rakka üssü, Kabiba petrol sahası, Kahar askeri noktası, Tabka havaalanındaki askeri üste ve Münbiç’te Sacu çayı civarında varlık gösteriyor.

Deyrizor ilindeki Kabiba petrol sahasının güney kesiminde Fransız top bataryaları var. Petrol sahasının işletme binaları Fransızlar tarafından merkez olarak kullanılıyor. Deyrizor’un Mayadin ilçesinin doğusundaki Kahar petrol sahası içinde Fransız topçu bataryaları ve özel kuvvetleri yer alıyor.

9 askeri noktanın 4’ünde ABD askerlerince himaye edilen Fransızlar, diğer bölgelerdeki hareket kabiliyetlerini de yine ABD ordusu ile YPG/PKK korumasında sağlayabiliyor.

Mevcut şartlarda Fransa’nın, ABD’nin Suriye’den çekilmesiyle doğacak boşluğu doldurarak YPG/PKK’ya benzer düzeyde bir desteği sağlaması mümkün görünmüyor.

Suriye’de YPG/PKK işgalindeki bölgede bulunan 5 askeri noktada varlık gösteren ancak DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon adı altında Suriye’de olduğunu belirten Fransa, Suriye’nin kuzeyinde asker tuttuğunu resmen kabul etmiyor.

Fransa’nın Afrika’daki askeri gücü

Fransa, Afrika’daki eski sömürgelerinde güvenliği sağlamak adı altında askeri varlığını devam ettiriyor.

Fransa’nın Cibuti, Çad, Gabon, Fildişi Sahili, Nijer ve Senegal’de askeri üssü var.

Fransa’nın sadece Sahel (Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Eritre) bölgesinde 4 bin 500 ila 5 bin askeri olduğu biliniyor. Mali’nin kuzeyindeki terör faaliyetlerine karşı konuşlanan Fransız ordusunun bugünlerde Çad’ın başkenti Encemine, Burkina Faso’nun başkenti Vagadugu, Nijer’in başkenti Niamey, özellikle Mali’nin başkenti Bamako ile Gao kenti ve Moritanya’da askeri varlığı bulunuyor.

Can kayıplarına, günlük 1 milyon euro’yu geçen harcamalara ve güvenlik sorununda gözle görülür bir başarı elde edememesine rağmen Fransa’nın Afrika’daki varlığını sürdürme çabası dikkat çekiyor.

Sahel bölgesinde Birleşmiş Milletlerin (BM) yaklaşık 10 bin barış gücü askeri bulunmasına rağmen, etnik çatışmalar, isyanlar ve terör faaliyetleri ile mücadelede maliyeti yüksek operasyonların başarısızlığı nedeniyle bu bölgede Fransız ordusu devreye girdi.

Mali’de siyasi istikrarsızlık ve El Kaide bağlantılı grupların faaliyetlerine karşı 11 Ocak 2013’te Serval operasyonunu başlatan Fransa, bu ülkeye önce 3 bin, ardından da ağustos ayında bin 500 asker daha konuşlandırdı.

Fransa, bu operasyonu 15 Temmuz 2014’te sona erdirdiğini açıklasa da askerleri çekmeyip Moritanya, Çad, Nijer, Burkina Faso’ya konuşlandırdı ve askeri faaliyetlerini Barkhane operasyonu adı altında daha geniş Sahel bölgesine taşıdı.

Mali maden bakımından çok zengin bir ülke olmamasına rağmen Sahel bölgesindeki diğer ülkelerin boksit, uranyum, demir, altın ve petrol rezervi bakımından zengin oldukları biliniyor.

Sahel’e konuşlanan askerler; zırhlı araçlar, Mirage 2000 tipi askeri uçaklar, insansız hava araçları, hava gözlem araçları ve muharip helikopter ekipmanla desteklendi.

Fotoğraf: AA / Arşiv

[Fotoğraf: AA / Arşiv]

Fransız askerlerinin temel misyonu, düzenli G5 (Çad, Nijer, Mali, Burkina Faso ve Moritanya) orduları ile iş birliği içinde El Kaide, DEAŞ ve bağlantılı grupları Sahra Çölü’nden ve Nijer Nehri etrafından çıkarmaktı.

Fransız askerleri Sahel ülkelerinde teröre karşı bazen ev sahibi ordular ile bazen de kendi inisiyatifleriyle operasyonlarını sürdürdü.

Bazı ülkelerde halk, Fransa’nın askeri varlığından rahatsız olsa da Sahel ülkelerinin liderleri etnik çatışmaları önlemek, göçebelerle yerleşik hayat süren kabileler arasındaki çatışmaları engellemek, milis güçleri kontrol altında tutmak ve de terör gruplarına karşı avantaj elde etmek amacıyla Barkhane operasyonuna destek verdi.

Operasyonun ana üssü olarak Mali’yi belirleyen Fransızlar, başkent Bamako yakınlarındaki üssü, çatışmaların Burkina Faso sınırında yoğunlaşmasıyla bu bölgedeki Gao kentinin güneybatısındaki Gossi’ye taşıdı.

Fransız askerlerin Sahel bölgesine konuşlanmasından bölge liderleri, Fulani, Tuareg, Dogonlar gibi etnik topluluklara bağlı milis güçler memnun olmasına rağmen terör faaliyetlerinin artması operasyonun başarısını sorgulatıyor.

Burkina Faso sınırına taşınan Fransız askeri varlığıyla, El Kaide ve DEAŞ bağlantılı grupların terör faaliyetleri yoğunlaştı. Fransız askerleri gelmeden önce bölgede etkin olan terör grubu 3 iken, bu sayı 6’ya çıktı.

Diğer yandan Fransa, Mali’nin Gourma bölgesinde kalıcı daha büyük bir askeri üs kurma hazırlıklarına başladı. Barkhane operasyonu komutanı Frederic Blachon, bir süre önce Burkina Faso’da artan terör saldırılarına karşı Gourma şehrinde yeni bir üs hazırlığına giriştiklerini açıkladı.

Afrika basınında, Barkhane operasyonu güvenliği ve barışı sağlamakta yetersiz kaldığı, etnik topluluklar arasında çatışmaları önleyemediği, halkın daha fazla terör saldırısına maruz kalmasına yol açtığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

Sahel dışındaki Fransız askeri varlığı

Fotoğraf: AA / Arşiv

Fransa, Afrika’da Sahel bölgesi dışında Fildişi Sahili, Orta Afrika Cumhuriyeti, Cibuti ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde de askeri güç bulunduruyor.

OAC’de 2008’den beri askerleri bulunan Fransa, ilk olarak Sudan’da Darfur olayları başladıktan bir süre sonra OAC’nin başkenti Bangui’ye 300 asker gönderdi.

Askerlerin Darfurlu isyancı grupların OAC’ye karşı saldırılarını önlemek için konuşlandığı iddia edilse de Sudan yönetimi, Fransız askerlerinin isyancı gruplara destek verdiğini iddia etti.

OAC’deki siyasi karışıklıklar sırasında Fransa, başkent dışındaki şehirlere de konuşlanarak buralarda geçici üsler kurdu. İç savaşın başlamasının ardından OAC’ye 2 bin asker daha gönderen Fransa, sonrasında geçici hükümetin talebi ile 800 asker daha sevk etti.

Fransa’nın şu an OAC’de 3 binden fazla askeri olduğu tahmin ediliyor.

Ancak Fransız askerleri OAC’de 2012’de başlayan Hristiyan Anti-balaka ve çoğunluğu Müslüman Seleka grupları arasındaki çatışmaları izlemekle yetindi ve on binlerce Müslüman sivilin katledilmesine herhangi bir müdahalede bulunmadı.

Fildişi Sahili’nde 2007’den beri asker bulunduran Fransa, 2011’de eski Cumhurbaşkanı Laurent Gbagbo’nun devrilmesinde etkin rol oynadı. Bu ülkede binden fazla Fransız askeri olduğu belirtiliyor.

Fransa’nın askeri üssünün olduğu ülkelerden Cibuti’de ise 2 bin Fransız askeri bulunuyor ve Somali operasyonları bu üsten idare ediliyor. ABD’den sonra Cibuti’de en fazla Fransa asker tutuyor.

Fransa, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde de askeri varlık gösteriyor.

Batılı güçlerin “deneme tahtası”

Fotoğraf: AA / Arşiv

Orta Doğu ve Afrika ülkeleri, ABD ve Fransa’nın yanı sıra birçok yabancı gücün de askeri faaliyetler yürüttüğü bir bölge.

Arap ülkelerinde 50 binden fazla askeriyle varlık gösteren ABD ile Fransa dışında, İngiltere de mesela Körfez ülkelerinde yer alıyor.

BAE’nin başkenti Abu Dabi’de bulunan Fransa daimi askeri üssü, 2009 yılında eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından açılmıştı. Askeri üste, yaklaşık 700 Fransız askerin bulunduğu tahmin ediliyor.

İngiltere ise 2014’te Bahreyn, BAE ve Umman’da askeri üs kurma yönündeki girişimleri sonucu, Bahreyn’de ilk daimi askeri deniz üssünü açmıştı.

Rusya, Suriye’ye müdahalesini 2015’ten itibaren sınırlı sayıdaki hava kuvvetleri platformu ile başlattıktan sonra, bugün ülkedeki en belirleyici aktör konumuna gelmiş durumda.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye rejimi arasında 2016 yılında imzalanan anlaşmaya göre, Rus güçleri Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Lazkiye vilayetinde yer alan Hmeymim Hava Üssü’nü 50 yıl boyunca kullanacak. Rusya ayrıca, Tartus Donanma Üssü’nü de kullanıyor.

Ayrıca krizin başından beri Beşşar Esed’den yana taraf olan İran ise, 2014 yılından itibaren askerlerini Suriye’ye gönderdi.

Irak’ta 2003 yılında ABD işgalinin ardından halen binlerce yabancı asker, ülkenin çeşitli bölgelerindeki askeri kamp ve üslerde “eğitim veya stratejik alanları koruma” amacıyla bulunuyor.

ABD, Irak’ın işgali sonrası 2010 yılında askerlerini geri çekme kararı almış ancak terör örgütü DEAŞ’ın ülkede güç kazanmasıyla bölgeye yeniden “askeri eğitmen” gönderme kararı almıştı. Sonrasında İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, İran, Hollanda, İtalya, Norveç, İsveç ve Danimarka’nın “askeri uzmanları” ve bazı “stratejik noktaları” korumakla görevli yabancı askerleri ülkede görev yapmaya başladı.

Irak merkezi hükümeti sözcüsü Sadi Hadisi, Iraklı güçlerin DEAŞ’a karşı zafer elde etmesinin ardından artık yabancı güçlerin sayısının düşmeye başladığını belirtmişti.

Süveyş Kanalı’nı askeri operasyonlar için ABD ve Batı ülkelere açmaktan çekinmeyen Mısır’ın Sina Yarımadası’nda da Birleşmiş Milletler Barış Gücü bulunuyor.

Mısır ve İsrail arasında 1979 yılında Sina Yarımadası’nın A-B-C bölgeleri olarak paylaşımı konusunda imzalanan Camp David Anlaşması uyarınca, İsrail-Mısır sınırında yer alan C bölgesine 1982’de Mısır askerleri ve BM’ye bağlı barış gücü askerleri konuşlandırıldı. Sınırdaki askerler, yalnızca hafif silah taşıma yetkisine sahip.

Akdeniz ile Hint Okyanusunu birbirine bağlayan Kızıldeniz-Aden Körfezi hattının geçiş noktası Babu’l Mendeb Boğazı’nda yer alan Arap ülkesi Cibuti’de, halihazırda Fransa, ABD, İtalya, Japonya ve Çin’in askeri üsleri bulunurken, Suudi Arabistan da yakında bu Doğu Afrika ülkesinde üs açmayı planlıyor.

Kızıldeniz’de özellikle Somalili korsanlara karşı deniz güvenliğini sağlamak isteyen Japonya’nın Cibuti’de kurduğu üste, 200’e yakın askeri bulunduğu biliniyor. Japonya, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ülke dışındaki ilk üssünü Cibuti’ye konuşlandırırdı.

Çin ise Ağustos 2017’de yurt dışındaki ilk askeri üssünü burada kurdu.

Cibuti, askeri üslerden yıllık 160 milyon dolar gelir elde ediyor. Dolayısıyla yabancı askerlerin varlığından rahatsızlık da söz konusu değil gibi görünüyor.

İngiltere’nin Kenya’da askeri üssü mevcut. Almanya ise, Birleşmiş Milletler misyonuna destek için Nijer’de hava taşımacılığı üssü kurdu.

Bu arada Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, bölgede süren çatışmaların bazılarına müdahil olmuş vaziyette.

BAE, Libya, Yemen, Suriye, Irak ve Somali’de askeri operasyonlara katılıyor.

Suudi Arabistan da öncüsü olduğu uluslararası koalisyon ile Yemen’de bomba yağdırıyor.

Yemen’de İran’ın desteklediği Husi milislerle çatışma halinde.

Libya’nın başkenti Trablus’u ele geçirmek için operasyon başlatan Halife Hafter güçlerine de destek sağladığı iddiası var.

Askeri üsler neden var?

Fotoğraf: AA / Arşiv

Peki bir ülke başka bir ülkede neden askeri üs kuruyor?

Bu nedenleri şöyle sıralamak mümkün:

– Silahlı örgütlere karşı mücadele

– Barışı korumak

– Deniz korsanlığı ve terörizmle mücadele

– Bölgesel istikrarı sağlamak

Ancak bölgedeki askeri üslerin durumuna bakıldığında, küresel ya da bölgesel güç olma arayışında rekabet unsuru haline gelmiş durumdalar.

Ayrıca bazen askeri üsler, ülkeleri terörist şiddetin hedefi de yapabiliyor. Bazı ülkeler ise çıkarları için, üs kurdukları ülkelere müdahale edebiliyor.

Kaynak: TRT Haber, AA

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
Stay Connected
16,985BeğenenlerBeğen
2,458TakipçilerTakip Et
61,453AboneAbone Ol
Must Read
- Advertisement -spot_img
Related News
- Advertisement -spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz