İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin kilit isimlerinden ve sözde TSK yapılanmasının en üst düzey sivil sorumlusu firari Adil Öksüz’ün Ankara’da hakimlikçe 18 Temmuz 2016 tarihinde serbest bırakılmasının ardından İstanbul’a gelişi ve burada saklanmasına ilişkin soruşturma sonucunda 5 sanık hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
Mahkeme heyeti, 1’i firari 4’ü tutuklu 5 sanık yönünden açılan davanın ilk duruşmasının 9 Ocak’ta yapılmasına karar verdi.
İddianamede, Öksüz’ün kayınbiraderi Ali Sami Yıldırım, örgütün Hava Kuvvetleri yapılanmasında yer aldığı tespit edilen Alper Karabulut ve Zafer Çay, örgüt üyeliğinden aranan firari Cihat Yıldız ve Hava Kuvvetleri’nde Marmara Bölgesi’ndeki tüm astsubay ve uzman çavuş rütbesindeki örgüt üyesi askerlerden sorumlu Rüştü Karakaya’nın ”anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
İddianamede, terör örgütünün sözde Hava Kuvvetleri yapılanmasında örgüt mensubu askerlerden sorumlu sivil unsur olarak görev yapmış ve tanık koruma hükümlerinden yararlanmak suretiyle ifade veren “Aksiyon” isimli tanığın, Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasından sonra firar etmesi süreciyle ilgili anlatımlarına yer verildi.
Tanık Aksiyon ifadesinde, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden 3 gün sonra yapılanmada kendisi gibi sorumlu düzeyde olan şahıslardan “Şükrü” kod adlı Rüştü Karakaya’nın adına kayıtlı olmayan açık hat bir numaradan aradığını ve Bulgurlu’da Esatpaşa Köprüsü’ne yakın köşede bulunan ve örgütsel toplantıların yapıldığı eve kendisini çağırdığını söyledi.
“Tarla yalanını sürdürmüş”
Gizli tanık Aksiyon, şunları anlattı:
”Rüştü’nün bahsettiği eve gittim. Rüştü, bana ‘İçeride bir misafir var, birazdan tanışırsınız, adı Namık.’ dedi. Dedikten sonra içeride daha önce ömrümde hiç görmediğim (ama ismini 2-3 sene önce Ankara’da yapılanmanın Arama Tarama Mesulleri (ATM) toplantısı yapılan yerde Adil Bey buradaymış denince oradakilerin teyakkuz halinden önemli biri olduğu aklımda kalmıştı) Namık (K) Adil Öksüz geldi. Selam verdi, tokalaştık, oturdu. Rüştü’nün hal ve tavırlarından büyük bir zat olduğunu fark ettim ama ne olduğunu anlayamadım. Kendisi bana darbe günü Ankara’da bir arkadaşı ile tarla bakmaya gittiğini ve jandarmanın kendilerini aldığını, jandarmaya bunu anlatmayı denediğini fakat başarılı olamadığını bahsetti. Sonra mahkemeye çıktıklarını ve mahkemede hakime aynı şekilde tarla bakmaya gittiğini söylediğini, hakimin ise ikna olduğunu ve kendisini serbest bıraktığını anlattı. Yine Ankara’da serbest bırakıldıktan sonra Sakarya’ya kayınbiraderi ile gidip oradaki evinden bir şeyler aldığını ve Üsküdar’da Rüştü ile buluştuklarını söyledi. Kayınbiraderinin kendisini Rüştü’ye teslim ettikten sonra gittiğini ve daha sonra Rüştü ile Üsküdar Bulgurlu’daki yukarıda beyan ettiğim eve gittiklerini söyledi.
O gün orada kalmadım ama giderken Rüştü bana çok ciddi bir şekilde evde bulunan Namık (K) Adil Öksüz ile ilgili ‘Sakın burada olduğunu kimseye söyleme.’ diye tembih etti. Rüştü beni birkaç gün sonra yine çağırdı fakat ‘O gün kalacakmış gibi gel.’ dedi. Daha sonraki gün eve gittim ama ben gitmeden önce buranın güvenli olmadığından bahsettiler, ‘Başka neresi olabilir?’ dediler. Bana, benim evimde kalmayı teklif ettiler. Ben de bunun üzerine evim o günlerde müsait olduğu için teklifi kabul ettim ve Adil Öksüz’ü kendi evime getirdim. Rüştü’nün arabasıyla eve geldik. Bu araba 06 plakalı, Toyota marka, gri renkli bir araç idi. Arkasında Türk Bayrağı asılı idi. O günlerde darbe girişimine tepki için mitingler olduğundan bu şekilde bir tedbir alınmıştı.
Sonuç olarak darbe girişiminden yaklaşık 6-7 gün sonra Adil Öksüz ile beraber benim evime gelmiş olduk. Evimde yaklaşık 8-9 gün kadar kaldı. Bu süre zarfında evden hiç çıkmadı. İhtiyaçlarını ben karşılıyordum. Gıda ve giyim malzemesi temin ettim. Yine evde kaldığı süre zarfında daha önceden Aksaray semtinden, yerini gösterebileceğim bir yerden satın almış olduğum Turkcell’e ait VINN Wi-Fi diye tabir edilen ve yine aynı bölgeden aldığım açık hat diye tabir edilen hat ile kullanılan, numarasını hatırlamadığım, 2017 yılının yaz aylarında kapattığım hat ile internete bağlanmak suretiyle kendisine ait Samsung marka, koyu gri renkli NOTE model cep telefonu ile yazışmalar yaptı. Ancak yazışmaların içeriğini görmedim. Örgütsel konumu itibari ile de sorma durumum olmadı. Adil Öksüz evde kaldığı süre zarfında televizyonu hiç açtırmadı.”
“Bana eliyle ‘Sus’ işareti yaptı”
Tanık “Aksiyon”, Adil Öksüz eve geldikten yaklaşık 3-4 gün sonra, yapılanmada sorumlu düzeyde faaliyet gösteren şahıslardan “Bahadır” kod adlı Cihat Yıldız’ın eve geldiğini ve başka bir odada Öksüz ile konuştuklarını anlatarak, Yıldız’ın kendisine birkaç gün sonra geleceğini ve Adil Öksüz’ü alacağını söyleyerek evden ayrıldığını söyledi.
Aksiyon, Adil Öksüz’ün başka bir yere götürülme planı yapıldığını anladığını ve ağustos ayının 2. veya 3. günü Yıldız’ın, Adil Öksüz’ü evinden götürmek üzere geldiğini belirtti.
Öksüz’ün siyah bir valiz içerisindeki şahsi eşyalarını Yıldız’ın alarak önden gittiğini, birkaç dakika sonra ise Adil Öksüz’ün evden çıktığını ve Öksüz’ün kafasında beyaz ve gri renklerde bir şapka ile üzerinde açık renk bir pantolon ve gömlek olduğunu kaydetti.
Dışarıya çıktıklarında iki ayrı arabanın olduğunu anlatarak, araçların plaka ve modellerini savcılığa veren tanık “Aksiyon”, şunları söyledi:
”Öndeki araçta görsem teşhis edebileceğim, Zafer ismiyle hatırladığım bir şahıs şoför olarak bulunuyordu ayrıca o araca Cihat Yıldız ve Adil Öksüz bindi. Yıldız önde, Adil Öksüz arkada tek oturuyordu. Öndeki araç, camları filmli bir araç idi. Arkadaki araca ise ben ve yine teşhis edebileceğim, Alper isimli, yapılanmada görev alan şahıs bindik. Şoförlüğü Alper yapıyordu. Araçlar hareket ettikten sonra bizim bulunduğumuz araç öndeki aracın önüne geçti. O şekilde seyre devam ettik. Evimin bulunduğu bölgeden Altunizade istikametinde Boğaziçi Köprüsü yoluna devam çıktık. Köprüye bağlanma yolunda Alper aracı durdurdu ve beni araçtan indirdi. Kendileri hareket etmeden önce köprü yolunu bulamayacakları düşüncesiyle benden araçları köprüye kadar çıkarmamı istemişlerdi. O sebeple köprüye kadar kendilerine eşlik ettim. Benim bulunduğum araç durup ben araçtan indikten sonra arkadaki, içerisinde Adil Öksüz’ün bulunduğu araç yoluna devam etti. Bu olaydan birkaç gün sonra ben Rüştü’yü gördüğümde o gün nereye gidildiğini merak ettiğimden dolayı sordum, kendisi bana eliyle ‘Sus’ işareti yaparak, herhangi bir şey söylemedi.”
“Hücre evi”ne yerleştirilmiş
İtirafçı beyanları doğrultusunda yapılan teknik istihbarat çalışmaları neticesinde tespit edilen Öksüz’ün kaldığı iki evin adres ve konum bilgileri ile Öksüz’ün bindiği araçların yol güzergahlarında yer alan Plaka Algılama Sistemi (PAS) kayıtları ile kamera kayıtlarına yer verilen iddianamede, Öksüz’ün Ankara’da serbest bırakılmasının ardından Sakarya Akyazı’ya gittiği, buradan da 19 Temmuz’da kayınbiraderi Ali Sami Yıldırım’ın kullandığı araçla İstanbul’a geçtiği belirtildi.
İddianamede, sanık Ali Sami Yıldırım’ın Öksüz’ü FETÖ’nün mahrem yapılanmasına yer alan alan şahıslara bıraktığı, Öksüz’ün ilk olarak Üsküdar Cumhuriyet Mahallesi Rıhtım Sokak’ta bulunan bir “hücre evi”ne yerleştirildiği anlatıldı.
Öksüz’ün burada bir hafta kaldığı, bu adresteyken sadece mahrem imamlar Rüştü Karakaya ve Cihat Yıldız ile görüştüğü, ardından sanık Rüştü Karakaya’nın kullandığı 06 BP 4250 plakalı araçla Üsküdar Zeynep Kamil’de Balcılar Yokuşu Sokak’ta bulunan Öztürkler Sitesi’ndeki eve yerleştirildiği, burada da 4 Ağustos’a kadar saklandığı kaydedildi.
“Araç, Edirne yönüne giderken görüldü”
İddianamede, Adil Öksüz’ün 4 Ağustos’u 5 Ağustos’a bağlayan gece bu evden diğer mahrem imam Cihat Yıldız ve Alper Karabulut ile iki araç eşliğinde ayrıldığı anlatılarak, 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne yönelen iki aracın, Avrupa Yakası’na geçtiği ve son olarak Esenler’de TEM istikametinden Edirne yönüne giderken görüldüğü, bu seyahat sırasında Öksüz’ün bulunduğu araca, önlerde bulunan 34 EM 4517 plakalı aracın da eşlik ettiği bilgisi verildi.
Aracın ondan sonra nereye gittiğinin ise şimdilik tespit edilemediği vurgulanan iddianamede, ancak PAS kayıtları ve teknik verilerin incelenmesi sonrasında Adil Öksüz’ü Bayrampaşa ilçesi veya yakınlarında bir adrese bıraktıklarının anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, Adil Öksüz’ün söz konusu evde kaldığı dönemde kullandığı internet hattının tespit edilmesine yönelik çalışmalar ile araçlara yönelik incelemelerin sürdüğü belirtildi.
İddianamede, ayrıca darbe girişiminin koordinasyonunu yapan Adil Öksüz’ün planlamayı tamamlayarak terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen ile görüşmek için 11 Temmuz 2016’da Amerika’ya gittiği ve tekrardan dönerek darbe girişimini hayata geçirdiği, bu planlama süreci için bulunduğu yerden havalimanına, sonraki süreçte de kaçmasına yardımcı olan sanık Alper Karabulut’un kullandığı 34 EM 4517 plakalı araçla 11 Temmuz 2016’da saat 04.25‘de geldiğinin tespit edildiği vurgulandı.
Kaynak: AA