İran yanlısı Husi milislerin, Eylül 2014’te başkent Sana’yı kontrol altına alarak, yönetimi ele geçirmesinin ardından Suudi Arabistan, kurucusu olduğu Arap koalisyonuyla 26 Mart 2015’te Yemen’e askeri müdahale başlattı. Operasyon dört yılı geride bırakmasına rağmen Suudi Arabistan’ın desteklediği hükümet güçleri ülkenin tamamını ele geçirmekte başarısız oldu.
Savaşın yol açtığı yıkıma uğrayan Yemen ise savaşan taraflar arasında parçalanmış bir hal aldı.
ABD müttefiki Körfez ülkelerinin içinde yer aldığı koalisyonun en hırslı ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin, “Riyad’da bir otelden” faaliyet göstermesinin yol açtığı yönetim boşluğundan sonuna kadar faydalandı. BAE, Yemen’de bir insanlık dramına dönüşen savaşta zaman zaman müttefiki Suudi Arabistan ile karşı karşıya geldiği tehlikeli politikala rıyla eleştirilerin odağında yer aldı.
BAE, bu süreçte Yemen’deki merkezi hükümetin hiyerarşisi dışında emir komuta ettiği “savaş beylerinin yönetiminde irili ufaklı milis ordularını” silahlandırırken, ülkenin güneyindeki ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyine bağlı silahlı grupları destekledi.
Arap basınındaki haberlere göre, Abu Dabi yönetimi, Yemen’de aylık ortalama 1 milyar 300 milyon dolar civarında kaynak harcıyor.
Yemen’de Husilere karşı savaşan hükümet güçleri bir yandan Husilerin elindeki bölgeleri almaya çalışırken, koalisyonun diğer bir parçası BAE’nin finanse ettiği mili s güçlere karşı da ayrı bir sınav veriyor.
BAE’nin Yemen’deki askerlerini geri çekme adımına ilişkin Arap koalisyonundan henüz resmi bir açıklama gelmedi.
Abu Dabi yönetiminin askerlerini geri çekme ve sonraki aşamasına dair detayların açıklanmadığı ancak Suudi Arabistan ve Arap koalisyonunu zor bir dönemin beklediği ifade ediliyor.
BAE, çekiliyor vekilleri kalıyor
Uluslararası basın, BAE’nin Suudi Arabistan ile anlaşarak Yemen’den askeri olarak çekileceğine ilişkin çok sayıda haber geçti. Ancak bu haberlerde yer alan bir BAE askeri yetkilisinin açıklaması, Abu Dabi’ nin çekilirken geride bıraktığı silahlı güçler üzerinden faaliyetlerini yürüteceğine işaret etti.
Haberde açıklamalarına yer verilen BAE’li yetkili, Yemen’den çekilmeye hazırlandıklarını ancak şu ana kadar 90 bin kişilik bir grubu eğittiklerini belirtti.
Ülkenin güneyindeki Aden, Dali ve Ebyen’de “Hizam Emni (Güvenlik Şeridi)” isminde milis güçleri oluşturan Abu Dabi yönetimi, güneyindeki diğer kentlerinde ise “Nuhba (Seçkin) Şebvaniyye” ve “Nuhba Hadramiyye” ismiyle silah eğitimi verdiği milisleri finanse ediyor.
Yemen’de 2015 yılından bu yana 100’den fazla askerini kaybeden BAE’nin, çoğu eğitim amaçlı olmak üzere ordusuna mensup bin 500 subayı bulundurduğu Yemen’de, 2 bine yakın yabancı paralı asker istihdam ettiği de iddia ediliyor.
Sıcak çatışma bölgeleri
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin desteğini alan Yemen ordusu, başkent Sana’nın 40 kilometre doğusunda yer alan Nihm ilçesini 2 yılı aşkın süredir Husilerden kurtarmış durumda. Taraflar, zaman zaman sıcak çatışmaların yaşandığı Sana cephesinde son aylarda birbirlerine karşı herhangi bir ilerleme katedemedi.
Yemen’deki iç savaşın sıcak çatışma bölgelerinden en önemlisi de stratejik liman kenti Hudeyde vilayeti.
Husilerin, 5 yıldan beri hükmettiği sahil kentinin kurtarılması için geçen yıl haziran ayında koalisyon güçlerince başlatılan ve kısa sürede şehir merkezine yaklaşan çatışmalar, can kayıplarının artmasının ardından uluslararası toplumun devreye girmesiyle durduruldu.
Hudeyde cephesindeki çatışmalar için Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde İsveç’in başkenti Stockholm’de geçen yılın son günlerinde gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkes sağlandı.
Hükümete bağlı güçler, Hudeyde’ye bağlı bazı belde ve bölgeleri denetiminde tutuyor olsa da kentin şe hir merkezi ve stratejik limanlar Husilerin elinde bulunuyor.
Çatışan tarafların sık sık sıcak temasa geçtiği bölgelerden biri de başkentin yanı sıra 7 vilayetle sınırları olan Beyda ili. Beyda, birkaç ilçesi hariç büyük oranda Husilerin kontrolünde. Taraflar, Beyda’nın kuzeyinde yer alan ve petrol zengini olarak bilinen Marib il sınırına yakın bölgede belli aralıklarla çatışıyor.
Suudi Arabistan’ın sınırındaki Husilerin kalesi olarak bilinen Saada ili de koalisyon güçlerinin hava saldırıları ve hükümet güçlerinin operasyonlarına rağmen büyük oranda Husilerin denetiminde.
Hus ilere bağlı silahlı milisler, Saada kenti ile Kızıldeniz arasından Suudi Arabistan’ın Cazan bölgesiyle komşu Hacce vilayetini de bazı bölgeler hariç elinde tutuyor ve cephelerdeki hükümet birlikleriyle çatışmalar yaşıyor.
Bu arada hükümetin kontrolündeki Taiz vilayetinin Kızıldeniz’e uzanan kırsal bölgelerdeki Husiler ile ordu birlikleri arasında da zaman zaman sıcak temas kuruluyor.
Koalisyon ve hükümet güçlerinin kontrolündeki bölgeler
Suudi Arabistan ve BAE’nin yönetimindeki Arap koalisyonu ve Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi liderliğindeki Yemen hükümeti, ülkenin gün eybatısında Taiz vilayetine bağlı stratejik Babu’l Mendeb ilçesinden Umman sınırına kadar uzanan Arap Denizi kıyısındaki sahil kentlerinin tümüne hükmediyor.
Geçici başkent olarak hizmet veren Aden başta olmak üzere güneydeki Taiz, Ebyen, Lahic, Hadramevt, Mahra vilayetlerini denetiminde tutan hükümet güçleri, ayrıca ülkenin petrol zengini Marib kentinin yanı sıra Cevf, Dali, Şebve illerini kontrol ediyor.
Bu arada BAE’nin Yemen hükümet güçlerine paralel olarak farklı isimler altında eğittiği silahlı oluşumlar, batı kesimindeki liman kenti Hudeyde sınırlarına dayanan Taiz’in sahil ilçelerinden başlayan ve güneydeki Aden, Ebyen, Şebve ve Hadramevt’in kıyı bölgelerinde aktif olarak öne çıkıyor.
Husilerin kontrolündeki bölgeler
İran’dan silah ve eğitim desteği almakla suçlanan Husi güçleri, Yemen’de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi yönetimindeki meşru hükümete karşı harekete geçtiği 2014 yılından bu yana özellikle ülkenin kuzeyi ve kuzeybatısındaki dağlık Amran, Mahvit, Reyme ve Zemar kentlerinde konuşlanmaya özen gösteriyor.
Husiler, 21 Eylül 2014’te ele geçirdikleri başkent Sana ve çevre vilayetleri Zemar, İbb, Reyme, Mahvit ve Amran’ı kontrolünde tutmaya devam ediyor.
Saada ve Hacce kentlerinin de büyük bir kesimini ellerinde tutan Husiler, ülkenin batısındaki Kızıldeniz kıyısında yer alan Hudeyde vilayetinin merkezini de kontrol ediyor.
Husiler ayrıca, başkent Sana’nın güneydoğusundaki Beyda vilayetinin de bir bölümüne hükmediyor.
Yemen’deki krizin bilançosu
Ülkede yaklaşık 5 yıldır süren çatışmalarda binlerce kişi yaşamını yitirdi. Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Yemen’de iç savaş nedeniyle büyüyen insani kriz de korkunç boyutlara ulaştı.
Yemen genelinde BM’nin rakamlarına göre savaş nede niyle 8,4 milyon vatandaş şiddetli kıtlık yaşarken, ülke genelinde nüfusun yaklaşık yüzde 75’i yani 22 milyon kişi insani yardıma muhtaç şekilde hayatlarını sürdürüyor.
Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre ise Yemen’de kolera salgınının başladığı Nisan 2017’den bu yana 2 bin 515 kişi hayatını kaybetti.
BM, Yemen’de açlık ve hastalıklar nedeniyle yaşanan dramı, “dünyanın en büyük insani felaketi” olarak adlandırıyor.
Her 12 dakikada bir çocuk ölüyor
BM’nin açıkladığı, “Savaşın Yemen’deki Kalkınmaya Etkisine İlişkin Değerlendirme” başlığı taşıyan nisan ayındaki raporda, savaşın yanı sıra yan etkiler sonucunda bu yıl sonuna kadar ölü sayısının 131 bine yükselebileceği uyarısında bulunuldu.
Raporda, “yaklaşık her 12 dakikada bir çocuğun savaştan ya da onun yan etkilerinden öldüğü” aktarıldı.
Kaynak: AA