Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ”PKK/PYD/YPG, DEAŞ’a karşı mücadelenin onlar olmadan sekteye uğrayacağı iddiasıyla uluslararası topluma şantaj yapıyor ancak o cani teröristlere karşı savaş sekteye uğramayacak özellikle de müttefiklerimiz plana sadık kalır ve Türkiye ile iş birliği yaparsa. DEAŞ’a karşı sahada askeri olan tek ülke biziz. DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele herkesin katkısıyla ve iş birliğiyle devam etmek zorunda.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, New York Times gazetesi için Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı’nın neden gerekli olduğunu anlatan makale kaleme aldı.
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzey doğusuna yönelik harekatının Amerikan basınında “Kürtlere saldırı, DEAŞ’a karşı mücadeleyi zayıflattığı ve ABD’nin müttefikleri karşısında güvenilirliğine zarar verdiği” şeklinde resmedilmesinin dehşet verici olduğunu belirten Çavuşoğlu, Türkiye’nin ABD ile olan 67 yıllık NATO müttefikliğinin geçici, taktiksel olmadığını ve yanlış anlaşılmaların ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, ”Türkiye sınırındaki terör tehlikesini ortadan kaldırmak ve ulusal güvenliğini sağlamak için bu harekatı başlattı. Bu harekat, orada yaşayan Suriyelileri terör örgütlerinin tiranlığından kurtaracak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine tehdidi ortadan kaldıracak. Böylelikle bu gelişmeler yerinden edilmiş Suriyelilerin güvenli ve gönüllü ülkelerine dönüşüne imkan sağlayacak.” ifadesini kullandı.
“Türkiye sınırında terör koridoruna asla izin vermez”
Türkiye’nin sınırında bir terör koridoruna asla izin vermeyeceğine işaret eden Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda olduğu gibi defalarca güvenli bölge oluşturulması ve ABD’ye teröristlere maddi destek sağlamaya son vermesi çağrısı yaptığını ancak Amerikan güvenlik bürokrasinin YPG/PKK ile ilişkisini kesemediğini hatırlattı.
ABD Savunma Bakanı da dahil Amerikan yetkililerin ABD, Avrupa Birliği ve NATO tarafından terör örgütü olarak tanınan PKK ile bağlantılı olduğunu kabul ettiğini belirten Çavuşoğlu, şu görüşlerini paylaştı:
”Amerikalı muhataplarımız bu güçlerinin sınırlarımızdan çıkarılmasını kabul etti ve hatta bir zaman çizelgesi üzerinde anlaştık. Ağustosta yapılan askeri görüşmelerde PYD/YPG’den arındırılan yerlerde güvenli bölge oluşturulması konusunda mutabık kalınmıştı ama ABD bunu uygulamadı ve bize bu terör grubu Suriye’de kendini güçlendirirken zaman kazanmaya çalıştığı izlenimi verdi. PYD/YPG dünyaya kendini DEAŞ ile savaşan grup olarak tanıtıyor olabilir ancak aynı zamanda Türkiye doğru kazdığı tünellerden PKK için patlayıcı madde kaçakçılığı yapıyor. Örgüt üyelerini DEAŞ militanlarını Türkiye’ye sokmaya çalışırken yakaladık.”
BBC televizyonunun Kasım 2017’de Suriye Demokratik Güçlerinin Rakka operasyonu sırasında DEAŞ’lı teröristlerin kaçmasına izin verdiği gizli anlaşmayı, yaptığı haberiyle ortaya çıkardığını anımsatan Çavuşoğlu, “Bizim harekete geçmemiz gerekiyordu. Bazıları Suriye’deki Kürt nüfusun güvenliğinden endişe etti. Şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Türkiye Kürtlerle savaşmıyor. Bizim savaşımız teröristlere karşı. ‘Türkler Kürtlere karşı’ şeklindeki her türlü tasvir kötü niyetli ve yanlıştır. Kürtler bizim düşmanımız değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin, PKK ve çocukları savaştıran, muhalifleri sindiren, demografiyi değiştiren ve kontrol ettiği alanları zorla silah altına alan PYD/YPG’ye hedef aldığına vurgu yapan Çavuşoğlu, “PYD/YPG boyunduruğundaki Kürtler, Araplar ve Hıristiyanlar özgür kaldığında daha iyi durumda olacak. Dünya Süryaniler Konseyi ısrarlı şekilde bu noktaya değiniyor.” ifadesini kullandı.
“Türkiye harekata başlamadan her türlü tedbiri aldı”
Türkiye’nin harekata başlamadan önce sivillere yönelik riskleri en aza indirgemek ve insani krizi önlemek için her türlü önlemi aldığını kaydeden Çavuşoğlu, son birkaç yıldır Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundan Arap, Kürt ve Türkmen çok sayıda mülteciye ev sahipliği yaptığını belirtti.
300 bini Kürt olan çoğu mültecinin teröristler tarafından yerlerinden edildiğini hatırlatan Çavuşoğlu makalesinde, “Onlarla ekmeğimizi ve kamu hizmetlerimizi paylaştık. Dünyada en fazla insani harcama yapan ve en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke Türkiye.” ifadesine yer verdi.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeybatısında 2016-2017’de Cerablus ve çevresini, 2018’de Afrin’i teröristlerden temizlediğini anımsatan Çavuşoğlu, bu operasyonların ardından terör mağduru halkların barış ve düzen içinde yaşamaya başladığını ve 365 bin mültecinin Suriye’nin kuzeybatısında evlerine geri döndüğünü kaydetti.
Türkiye’nin 230 bin öğrenci için okul, 6 hastane kurduğunu ve 55 ambulans sağladığını vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, ticaret için bir sınır kapısının açılmasıyla da işletmelerin tekrar hayata geçtiğini belirtti.
Çavuşoğlu makalesinde şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’nin daha önceki harekatlarını koalisyonun harap edilen Rakka operasyonuyla karşılaştırırsanız bizim terörle mücadele operasyonlarımızı ne kadar dikkatli yaptığımızı görürsünüz. Önceki harekatlardan öğrendiğimiz dersler bu harekatın daha da iyi olmasına yardım edecek. PKK/PYD/YPG, DEAŞ’a karşı mücadelenin onlar olmadan sekteye uğrayacağı iddiasıyla uluslararası topluma şantaj yapıyor ancak o cani teröristlere karşı savaş sekteye uğramayacak özellikle de müttefiklerimiz plana sadık kalır ve Türkiye ile iş birliği yaparsa. DEAŞ’a karşı sahada askeri olan tek ülke biziz. DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele herkesin katkısıyla ve iş birliğiyle devam etmek zorunda.”
“DEAŞ konusunda her ülke üzerine düşen sorumluluğu almalı”
Bazı Avrupa ülkelerinin DEAŞ’a katılan vatandaşlarını geri alma konusunda isteksiz olduğuna değinen Çavuşoğlu, sorunu ötelemenin bir çözüm olmadığı ve bu ülkelerin kendilerine düşen sorumluluğu üstlenmeleri gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin yeniden ortaya çıkmayacağı hususunda teminat verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Suriyeli mültecilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin dikkatli bir şekilde planlanması ve yönetilmesi gerektiğinin farkındayım ve bunun uluslararası hukuka uygun ve ilgili BM örgütleriyle iş birliği içinde yapılması gerek. Suriye birçok etnik kökenden insanın olduğu bir ülke ve Suriye krizine siyasi çözüm bulununcaya kadar uygulanabilir ve temsili yerel yönetimler kurulmalı. Türkiye, son operasyonunun ardından Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerde bunu yansıtacak yerel yönetimler kurulmasına yardımcı oldu.”
Suriyelilerin yeterince acı çektiğini ve evlerine geri dönmek istediğini aktaran Çavuşoğlu, makalesini şöyle tamamladı:
“Biz milyonlarca mültecinin ger dönmesi için gerekli olan barışçıl koşulların yaratılması için inisiyatif alıyoruz. Hakim olan yanlış algının aksine harekatımız sorunun insani boyutunun ele alınmasına, Suriye’nin birliğinin korunmasına ve siyasi sürece katkıda bulunacak.”
Kaynak: AA