Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) UBP- HP hükümetinin Kovid-19 virüsü nedeniyle oluşan krizi “el yordamıyla, beceriksizce, siyasi rant sağlama gailesiyle, sermayeden yana bir şekilde plansız programsız yönetmeye çalıştığını” savundu.
Sendika Başkanı Selma Eylem, yaptığı yazılı açıklamada, mevcut kriz yönetimi şeklinin, toplumu felakete sürüklemekle karşı karşıya bıraktığını ifade ederek, hâlâ tek elden ve tüm kesimlerin katılımcı temsiliyetine sahip bir kriz yönetiminin kurulamadığını iddia etti.
KTOEÖS Başkanı Eylem’in imzasıyla yayınlanan ve hükümete yönelik soruları ve eleştirileri içeren metin özetle şöyle:
“1. Bir aydır uygulanan kısmi sokağa çıkma yasağı neticesinde Sağlık Bakanının açıklaması doğrultusunda yeterli test yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Gerçek pozitif vaka sayısının bilinmediği aşikardır. Gerçek sayı bilinmezse yeterli tedbir nasıl alınacaktır?
2. Yine Sağlık Bakanının açıklamaları doğrultusunda vaka sayısının fazla olması durumunda devlet hastanesi altyapı ve donanımı yetersiz olacaktır. Bir aydır hükümet ne yapmaktadır? Hastanede sağlık çalışanlarına yeterli maske eldiven, koruma giysisi sağlayamayan hükümetin önlemeyle ilgili öngörüsü, planı, programı, organizasyonu, hedefleri nedir? Ya da var mıdır?
3. Hükümet 45 günde karantina hastanesi yapacağını duyurmuştur. Hükümetin kaynağı varsa neden salgını önleyecek tedbirlere aktarmamaktadır? Karantina hastanesi olarak neden özel hastanelerden birini kullanmamakta, özel hastanelere daha da kaynak aktarmakta kira ödemektedir?
4. Özel hastanelere dokunmaktan korkan hükümet ‘amiral gemisi’ niteliğindeki hastaneyi pandemi hastanesine dönüştürdüğünün hatasını itiraf etmiştir. Ancak bugün açlık, yokluk içinde cebelleşen kesimler koronavirüs dışındaki hastalıklarında da çaresiz bırakılmışlardır.
5. Krizi yönetmek için ayrı ayrı oluşturulan ve kendi içlerinde bile koordinasyonu sağlayamayan kurullar işe yaramamakta, Cumhurbaşkanlığı iki toplumlu sağlık teknik komitesinin çalışmaları çerçevesinde güneyde üretilen virüse karşı etkili olan ilaç ve bir miktar koruma giysisi kuzeye sağlandığında ise dil, din, ırk, milliyet üzerinden hamaset yapılmakta, bu olağanüstü durumda olması gereken insani iş birliği politik malzeme yapılmaktadır. Kendi halkının sağlığını düşünmek bu mudur?
6. Sağlıkla ilgili organizasyonsuzluk, yetersizlik ve çelişkilerle dolu yönetememe durumu ortadayken hükümetin önümüzdeki hafta bazı devlet dairelerinin açılmasını planlanması ise tek kelimeyle ‘cinayettir’.
7. UBP -HP hükümeti yurtdışından gelenlerin bir merkezde topluca karantina altına alınmasıyla ilgili geç karar almıştır. Bu geç alınan karar bir cana mal olmuştur. Bu nedenle bu olağanüstü durumda alınacak her karar toplumun tüm kesiminden ve sağlık uzmanlarından oluşacak bir kurulla tartışılıp üretilmelidir.
8. Sağlıkla ilgili yürütülen el yordamı çalışmalar eğitim ve ekonomide de ayni şekilde yürütülmeye çalışılmaktadır. Özel büyük sermaye şirketlerinin göstermelik reklam amaçlı dayanışmalarına hükümet edenler seyirci kalmakta çareyi çaresizlerden keserek bulmaya uğraşmaktadır. Bordrolu çalışanlardan kesip sermayeye dokunmamak, krizden nemalandığı halde çalışanlarını işten durduranlara yaptırım uygulamamak, özel sektör çalışanlarına vereceği destekte adaletsiz tutumlar sergilemek, basın emekçilerini bu desteğin dışında tutmak ve böylelikle basını susturmak haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırmayı hedeflemek kabul edilebilir değildir. Bu ‘diktatörlük temelinde hükümetçilik’ oynamaktır.
9. Eğitimin nasıl verileceğinden çok her çocuğun eğitimi nasıl alacağının, yani her çocuğa fırsat eşitliğiyle nasıl bir eğitim verilmesi gerektiğini ortaya koymanın tam zamanı iken hükümet edenler günübirlik, göstermelik kararlarla ve katılımı hiçe sayan anlayışlarla devam etmektedir.
10. Kamusal eğitim ve sağlığın önemi tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu hizmetleri parasız, nitelikli ve erişilebilir yapmak için toplumla tam bir katılım sağlanarak politikalar geliştirilmelidir… Sendikamız, kurulduğu günden bugüne sadece zümresel değil toplumsal çıkarlar ve değerler için, eğitim, sağlık, kültür, barış ve her türlü destek ve dayanışma için mücadele etmiş ve etmektedir. Soma faciasından Elazığ depremine, işlerinden edilen öğretmenlerden mültecilere ve özellikle mülteci çocuklara, eğitime, sağlığa, Karpaz`da sokağa çıkması yasaklanan insanlarımıza tereddütsüz yardım etmiş, her şekilde destek olmuş ve olmaya devam edecektir.
Tüm insanlığın çok zor bir dönemden geçtiği bu olağanüstü dönemde de bu krizi yönetmede her türlü yardım ve desteğe hazır olduğumuzun bir kez daha altını çizer, hükümet yetkililerine halkımızı felakete sürükleyici günü kurtaran plansız, programsız icraatlarına son vermesi için çağrı yaparız.”