Havadis Web Tv’de Pınar Barut’un konuğu olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fazilet Özdenefe, Güney’den getirilen ilaçlar ve sonrasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Başbakan Ersin Tatar arasında yaşanan gerilimi ve yaşananları değerlendirdi, hükümetin aldığı kararların yasal zeminine ilişkin açıklamalarda bulundu.
CTP Milletvekili Özdenefe, Güney’den getirilen ilaçlar sonrasında Cumhurbaşkanı ve Başbakan yaşananları şöyle yorumladı:
“Güneyden yada herhangi bir yerden gelecek ilaçlar, yardım adı altında olsun, para ile satın alınacak olsun tabiî ki mevzuat vardır ve geçmişte de ilaçlar, Güney’den de AB’nin yardımıyla ya da BM’nin kanalı ile ülkemize gelmiştir, bunlarla ilgili prosedür vardır, bunlarla ilgili muhataplar vardır.
Birincisi, bu prosedürü geçmemizi gerektirecek özel bir durum olduğu ile alakalı benim bir bilgim yok. Dolayısıyla aslında Cumhurbaşkanlığı makamının da prosedür neyse onu yerine getirmesi gerekiyordu. Lakin bunun dışında eğer ortada bir aksaklık varsa, bunun da böyle basın açıklamasıyla, ‘gereğini yapacağız’ şeklinde, itham edici biçimde söylenmesini doğru bulmuyorum. Zaten bir kriz var bu krizin idarecilerin soğuk kanlılıkla ve birbirleri ile istişare ederek yönetmesi lazımdır. Bu böyle sosyal medya üzerinden ya da basına demeç verilerek yapılması gereken bir mesele değil. Uyulması gerektiğini uyulmadıysa da bile bunun usulü ile diplomatik şekilde halledilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama Sayın Cumhurbaşkanının da akabinde yaptığı açıklama gecenin ilerleyen saatlerinde biraz da dalga geçer gibi bunu da doğru bulmuyorum.
Biz muhalefet olarak eleştirilerimizi bile yaparken kaç kere tartıp düşünüyoruz, üslubumuza dikkat ediyoruz. Ben bu makamlardaki kişilerin çok daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Maalesef geçen akşam yaşanan her iki makam tarafından da doğru yönetilmedi.”
CTP Milletvekili Özdenefe, hükümetin aldığı kararların yasal zeminine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak şunları kaydetti:
“Ben bir hukukçu olarak, şuanda ülkede OHAL ilan edilmesini gerektirecek bir ihtiyaç olduğunu gözlemlemiyorum. Başlarda OHAL ile ilgili taleplerin de çok yüksek sesle seslendirdiğinin farkındayım ama bunun daha çok sokağa çıkma yasağı ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Anayasal hak ve özgürlüklerin OHAL ilan edilerek askıya alınması gerektiği bir noktada olunduğunu düşünmüyorum. Şuan yapılması gereken şu; biliyorsunuz Cumhuriyet Meclisi uzun bir aradan sonra yarın toplantıya çağrıldı. Bu olması gerekendi.
Şuanda birçok elzem sektör çalışıyor, sağlık ve belediyeler bunun başında geliyor. Demokrasi açısından ve alınan kararların da doğru bir biçimde alınması bakımından halkın aslında evi olan meclis de bu elzem alanların başındadır. Çünkü pandemi ile mücadele etmek istiyorsak, doğru kararlar almak istiyorsak, bunun konuşulup tartışılacağı yerlerin başındadır meclis. O anlamda en elzem alanlardan biridir. Belki de bu kadar zamandır kapalı kalmaması da gerekiyordu. Yarın bu adım atılıyor ve madem meclisi de toplamaya da başlıyoruz anayasadaki çerçevenin dışına çıkmayacak şekilde alınacak kararların kanun hükmünde kararnamelerle değil, bakanlar kurulu tarafından meclise ilgili komiteye gönderilerek alınması gerektiğini düşünüyorum. ‘Rutin her komite her gün toplansın, meclis tam kadro çalışsın’ anlamında değil ama bu dönemle ilgili olarak ihtiyaç duyulan tüm mevzuatın meclis eliyle yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu süreç bize gösteriyor ki; birkaç aylık bir süreçten söz etmiyoruz. Bir süre daha panemi ile mücadele hayatımızın parçası olacak meclisi aylarca bu sürecin dışında bırakmak demokrasi açısından da çok büyük sıkıntı yaratacak. Bu sürecin birinci dalgasını bile biz muhtemelen yaşamadık 2’nci, 3’üncü dalgasından bahsediliyor. Dolayısıyla gerçek anlamda normalleşme aylara belki de yıllara yayılacak. Dolayısıyla meclisin koşullarının da yeniden revize edilmesi, Anayasanın yetki vermediği her türlü yasa gücü kararnamenin de meclis üzerinden yapılması gerektiğini düşünüyorum.”
