Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde haziran ayında şüphelilerin Çin’e iadesi yasa tasarısına karşı başlayan demokrasi yanlısı protestolar, teklifin iptal edilmesine rağmen küresel bir finans merkezi olan kenti toplumsal kaos noktasına sürükledi. Barışçıl gösterilerin sivillerle polis arasında çatışmaya evrildiği Hong Kong’da hayatı durma noktasına getiren şiddet olaylarının ne zaman son bulacağı belirsizliğini koruyor.
Önceki gün Polytechic Üniversitesinin işgaliyle tekrar tırmanan tansiyon, polisin göstericilerin attığı okla yaralanması ve emniyet güçlerine molotofkokteyli saldırılarıyla doruk noktaya ulaşıyor.
Güvenlik güçleri ile göstericiler arasındaki çatışmanın, üniversite yakınındaki Cross-Harbour Tüneli’ne taşındığı kentte kaos ortamı hüküm sürüyor.
Köprüyü ateşe vererek polis araçlarını yakan göstericilere polis, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale ediyor ancak kampüs işgalinin sona ermemesi halinde emniyet güçlerinin protestoculara karşı “gerçek mermi” kullanabileceği uyarısı yapılıyor.
Savaş alanına dönen Hong Kong’da gece boyu polis, itfaiye ve ambulanslardan yükselen siren sesleri eksik olmazken, şiddet olaylarının ulaşımdan sağlığa, eğitimden diğer kamu hizmetlerine birçok alana ciddi olumsuz etkilerinin görüldüğü kentte günlük yaşam derinden sarsılıyor.
Protestoların yakın zamanda sona ereceğine dair hiçbir işaretin bulunmaması da halktaki korku ve endişeyi artıran unsurların başında geliyor.
Bir cinayetle başladı
Çin’e iade yasa tasarısı, Hong Konglu 20 yaşındaki bir gencin geçen yıl martta Tayvan’a birlikte seyahate gittiği kız arkadaşını öldürmesi ve sonrasında Tayvan makamlarının katil zanlısını Hong Kong’dan istemesi sonucunda gündeme geldi.
Mevcut hukuki zeminde bu talebi yanıtsız bırakmak zorunda kalan Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam hükümeti, “şüphelilerin Çin ana karası, Çin’in Makao Özel İdari Bölgesi ve Tayvan’a iadesini kolaylaştıran” yasa tasarısını 3 Nisan’da parlamentoya sundu.
Pekin merkezi yönetimine yönelik tepkileri doruk noktaya ulaştıran yasa teklifine karşı aylarca sürecek gösterilerin ilki 28 Nisan’da yapıldı.
Çin’in yargı sisteminde keyfi gözaltılar, adil olmayan yargı süreçleri ve hatta işkenceye maruz kalacağı kaygısını dile getiren demokrasi yanlılarına karşı hükümet, yasa teklifinin uluslararası hukukta da yeri bulunan zorunlu bir düzenleme olduğunu savundu.
Barışçıl gösterilerden şiddet olaylarına
İade yasa teklifinin geri çekilmesi, polis şiddetini araştırmak için bağımsız soruşturma başlatılması, Hong Kong’da evrensel demokrasi normlarının hayata geçirilmesi ve “Pekin’in kuklası” olmakla suçladıkları Lam’in istifasını isteyen protestocuların sayısı binlerden milyonlara çıktı.
Hükümet karşıtlarının protestoları giderek büyürken, bir grup beyaz maskeli hükümet yanlısı, 21 Temmuz’da Yuen Long istasyonunda tren basarak yolculara saldırdı ve 45 kişiyi yaraladı.
Protestoların şiddet olaylarına evrilmesinin ardından Lam’in eylülde göstericilerin başlıca talebini kabul ederek tasarıyı geri çekeceklerini açıklamasına rağmen protestolardaki şiddet dozu artmaya devam etti.
Barışçıl şekilde başlayan gösterilerde şiddet sarmalına girilirken, ay başından bu yana 18 ve 14 yaşlarındaki iki kişi, polisin gerçek mermi kullanması sonucu yaralandı, 22 yaşındaki bir üniversite öğrencisi polisin göstericileri kovaladığı katlı otoparktan düşerek öldü ve 70 yaşındaki bir temizlik görevlisi polis ile göstericiler arasındaki çatışmada başına taş isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi.
Ayrıca kentte farklı görüşlü taraflar arasında ay başından bu yana çıkan çatışmalarda aralarında politikacıların da bulunduğu çok sayıda kişi bıçakla yaralandı.
Emniyet verilerine göre, kamu hizmetleri, eğitim ve ulaşımı büyük oranda aksatan ve dev metropolü zaman zaman savaş alanına çeviren gösterilerde hazirandan bu yana aralarında 11 yaşında bir çocuğun da bulunduğu yaklaşık 4 bine yakın gösterici gözaltına alındı.
Hong Kong’un statüsü
Hong Kong, 1898’de imzalanan “kira sözleşmesiyle” uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997’de Çin’e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong’a, 2047’ye kadar Çin’e sadece dış politika ve savunma gibi alanlarda bağlı kalarak “tek ülke, iki sistem” politikasıyla idari bağımsızlığını ve yapısını koruma hakkı tanınmıştı.
Protestocular, Hong Kong’da liderlik seçimlerinin Pekin’in belirlediği adaylar üzerinden yapılmasını “tek ülke, iki sistem ilkesinin ihlali olduğunu öne sürüyor.
Pekin yönetimi ise protestocuların “terörist işaretler taşıdığı” değerlendirmesini yaparak bölgede barış ve istikrar ortamının yeniden sağlanması çağrısında bulunuyor.
Yerel anayasada dayanağı bulunan bölgeye “askeri müdahale” hakkını saklı tutan Pekin merkezi yönetiminin, Çin Halk Kurtuluş Ordusu bünyesinde Hong Kong’da konuşlu yaklaşık 6 bin askerden oluşan bir garnizonu bulunuyor.
Kaynak: AA