Türkiye, sahadaki askerlerin kullanım tecrübeleri ve önerilerine göre savunma sanayiinde önemli adımlar atmaya devam ediyor.
Üretilen ya da envantere henüz dahil olan çok sayıda silah ve mühimmatın bizzat sahada denendiği bu yeni dönem, Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemli kabiliyetler kazanmasının da önünü açıyor.
‘Kılavuz-20’ test atışlarını başarıyla geçti
Sahada yaşanan kimi zorlukların ardından beklenen en önemli haberlerden biri de ‘Kılavuz-20 Fiberoptik Dönüölçerli Ataletsel Ölçüm Birimi’ projesiydi. İlgili kurumlardan yapılan açıklamada Kılavuz-20’nin test atışlarını başarıyla geçtiği vurgulandı.
Peki Kılavuz 20 ne amaçla kullanılacak, nerelerde görev üstlenebilecek ve TSK’ya ne tür kabiliyetler kazandıracak? Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, TRT Haber’e değerlendirdi.
Tamamen yerli ve milli olarak geliştirildi
Sistemin, ASELSAN ve Bilkent NANOTAM tarafından milli ve yerli olarak geliştirildiğine işaret eden Oğuz, genel olarak hedeflerin lazer ile işaretlenemediği gibi bazı durumlarda hassas güdüm kitlerinin kullanıldığını anlattı.
Bu sistemde hem uydu konumlandırma sistemi (GPS) hem de ataletsel konumlandırma sistemi (INS) olarak bilinen sistemin kullanıldığına değinen Oğuz, “Siz koordinatları girdiğinizde mühimmatın hedefe ulaşması için GPS çalışıyor. GPS tamamen uydu merkezli. Arka tarafta ise mekanik olarak çalışan INS kendi ölçümlerini yapmaya devam ediyor. INS’yi girilen rotadan ne kadar sapıldığını hesaplayan bir sistem olarak düşünebilirsiniz. GPS uydudan yararlanır, INS ise kendi başına çalışır ve herhangi bir uydu desteğine ihtiyacı bulunmaz” şeklinde konuştu.
Elde edilen sapma tatmin edici
Özellikle son yıllardaki muharebe ortamlarından sinyal karıştırıcılar ve GPS alt yapının tamamen köreltilmesi gibi adımlarla çok sık karşılaşıldığını hatırlatan Oğuz, şöyle devam eti:
“GPS sisteminin ölçümünü INS sürekli kontrol eder. Eğer GPS belirlenenden daha fazla sapıyorsa yapay bir müdahale olduğunu anlar ve INS ile yoluna devam eder.
Konya-Karapınar’da geçtiğimiz günlerde testler yapıldı. Kılavuz-20 Ataletsel Ölçüm Birimi’nin kullanıldığı atışlarda tam isabet sağlandı. Sistemden GPS desteği çıkarılarak sadece INS ile yapılan atışta ise hedef 2,5 metrelik sapmayla vuruldu. Bu rakamlar geniş alanlarda büyük hedefleri vurmanız için oldukça tatmin edici.”
Bu teknoloji olmadığı için bazı operasyonlar ertelenmişti
Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, geçmişte Suriye’de TSK tarafından yapılacak bazı hava harekatlarının GPS engeli sebebiyle ertelenmek zorunda kaldığını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Örneğin bazı çok bulutlu havalarda lazer güdüm kitlerini kullanamadık. Bu sistemin çalışma prensibine göre işaretleme lazerinin hedeften yansıması, mühimmatın da o lazere yönlenmesi lazım. Ancak hava koşullarının çok kötü olduğu dönemlerde bunu kullanamadık.
İşte o zaman hassas güdüm kitlerimiz öne çıktı. Bu sistemde lazer yok. Verilen koordinatlara GPS vasıtasıyla ulaşıp hedefinizi vurabiliyordunuz. Bu kez de Suriye’de ABD ve Rusya başta olmak üzere farklı ülkelerin havadaki tüm sinyalleri karıştırdığı, GPS’i körelttiği bir dönem başladı.
Türkiye’nin Kılavuz-20 öncesinde bu alandaki hassasiyeti HGK’da INS ile hedefi 10 metre sapma (CEP değeri) ile vurmaktı. Şimdi eğer GPS olmaz, uyduları kullanma imkanı kalmazsa dahi 2,5 metre sapma ile hedefi yok edebileceğiz. Bu sistemin kullanılabilmesi çok önemli bir eksikliğin giderildiği, kritik bir kazanım elde edildiği anlamına geliyor.”
Ekonomiye etkisi de pozitif olacak
Oğuz ayrıca atılan adımların ekonomik boyuna da işaret ederek, “Kısa mesafeler için sadece INS ile güdümlenecek yeni ve basit mühimmatlar da yapılabilir. Bu da TSK’nın ve dolayısıyla ülkemizin çok büyük tasarruflar yapabileceği bir süreci başlatabilir” şeklinde konuştu.