Nişantaşı Üniversitesi’nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Öğr. Üyesi Savaş Biçer, Türkiye’nin Libya ile imza attığı “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı Muhtırası” ve “Askeri İşbirliği Mutabakatı Muhtırası” başlıklı anlaşmaları değerlendirdi.
Savaş Biçer, bu muhtıranın birçok ülkeyi ilgilendirecek kapsamda uluslararası güvenlik bakımından önemli bir gelişme olduğunu kaydederek, “Yunanistan ile Mısır arasındaki benzer anlaşmaya ve diğer ülkelerin Libya’nın deniz sınırlarını ihlal etmelerine verilen bir yanıt olduğu gerçeği ortadadır. Bu tek taraflı anlaşma Libya’yı dışarıda bırakmaktaydı. Özellikle Libya karasularında hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın avlanan Yunan balıkçıların yaptığı çok sayıda ihlal dikkate alındığında, bu durum Libya’yı deniz sınırlarını korumak için tedbir almaya sevk etti.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye Suriye’ye olan sınır güvenliğini sağlamak adına gerçekleştirilen üç askeri harekatın ardından Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerine yönelik bir oldu bitti ile uygulamaya konulan planı da bozdu ve Akdeniz’in batısındaki meşru sınırlarını tüm dünyaya ilan etmiş oldu” yorumunda bulunan sürdüren Biçer, şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz’de AB ve ABD’nin de desteğiyle, Türkiye’nin dışlandığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun kurulmasını müteakip gelişen olaylar Türkiye’yi uzun süredir rahatsız etmekte ve tedbir arayışına zorlamaktaydı. Türkiye’nin Akdeniz’de bir kıyıdaş devletle imzaladığı ilk münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması olan Dolmabahçe’deki mutabakat ile Türkiye, bugüne kadar almış olduğu askeri tedbirlerle savunduğu meşru hakları için hukuki altyapıyı da oluşturdu.”
Küresel ekonominin gelişmesine de katkı sağlayacak
Biçer, deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması için 9 yıl önce Türkiye ve Libya teknik heyetleri arasında başlatılan çalışmaların ülkedeki iç savaş nedeniyle durduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
“Bugün de bu konu ile ilgili iki ülke arasında ne zaman bir görüş birliğine varılıp çalışmalara başlansa, Libya’da iç karışıklıkların şiddeti de artıyor. Türkiye, Akdeniz’de ana kara ülkesi konumuyla en fazla söz sahibi durumundaki ülkelerden birisi olarak Libya’nın dışında İsrail ve Mısır başta olmak üzere diğer ülkelere de sınırlandırma anlaşması çağrısı yapmak suretiyle uluslararası alanda önemli bir sorunun çözümü için de inisiyatif alıyor. Bu girişim Doğu Akdeniz dışında, Orta Doğu’daki çatışmalara da çözüm getirebilecek yeni bölgesel ve uluslararası iş birliği alanlarının, hatta söz konusu bölgenin Çin’in Tek Yol Tek Kuşak projesinin ana deniz yolu üzerinde bulunması nedeniyle de küresel ekonominin gelişmesinde sağlayacağı katkının belki de tetikleyicisi olacaktır”
Asker gönderme için çok yönlü bir değerlendirme yapılacak
Türkiye’den Libya’ya asker gönderilebilmesi konusunda da değerlendirmede bulunan Biçer, “Bu konu Libya’nın bu yöndeki talebi ile ilgili bir değerlendirmeyi gerektiriyor.
Talep geldiğinde, ülkedeki insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için gerekli güvenliğin sağlanmasından, eğitim, danışmanlık v e donatıma kadar muhtemel ihtiyaçlarla ilgili değişik alt başlıklar üzerinde taraflarca çalışma yapılması gerekecek, böyle bir destek için Türkiye çok yönlü bir değerlendirme yaparak karar verecektir.” ifadelerini kullandı.
Biçer, Yunanistan, Mısır ve İsrail’in dolayısıyla AB ve ABD’nin siyasi olarak Türkiye ve Libya’ya karşı bazı yaptırımların gündeme gelme riski olduğunu ifade ederek, “Bu risklerin hepsinin hesaplandığı ve Türk Dışişleri’nin çok önemli bir başarıyı planlı ve dikkatli bir süreç yönetimi ile atlatabileceğini görebiliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Doğu Akdeniz’de tansiyon yükselebilir
“Bundan sonraki süreçte ABD’nin desteğini alacak bir Yunanistan’ın Mısır ile MEB sınırlandırma anlaşmasını yapması beklenebileceği gibi, Yunanistan-Güney Kıbrıs MEB anlaşmalarının imzalanması Doğu Akdeniz’deki gerginliği arttırabilir” ifadelerini kullanan Biçer, şunları kaydetti:
“Diğer kıyıdaş devletlerin de MEB ilan etmesi halinde, konu uluslararası yargıya intikal edebilir. Hukuki olarak haklılığını korumak isteyecek olan Türkiye’nin siyasi olarak sertleşmesi Doğu Akdeniz’de çıkarları olan devletler ile Türkiye arasında krizi tırmandırabilir. Konu AB’de Türkiye aleyhine alınabilecek bir kararın ötesinde, Ege’de karasularının 12 deniz miline çıkarılmasından, antlaşmayı imzalayan Libya’daki meşru yönetimin devrilmesi çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede uluslararası güvenlik için tehdit teşkil edecek bir boyuta taşınabilir. Türkiye bu noktada gerginliğin kontrollü olarak azaltılması yönünde alınabilecek tedbirler ve uygulamaya konulabilecek yaklaşımlar olduğunu ‘Doğu Akdeniz’deki bu tür zenginliklerin ve yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili herkesle çalışarak hakça paylaşımdan yanayız’ sözleriyle açık ve net olarak ifade etmişti. Bu iyi senaryonun gerçekleşmesi bütün ilgili devletlerin yararına olacaktır.”
Kaynak: AA